48. BÖLÜM (MOSKOVA)

17K 1.1K 259
                                    

(Multimedya: Poyraz)

ASLI ATABEYLİ

"Çok uykum var. Ne olur biraz daha uyuyayım." dedim beni kaldırmaya çalışan abime. Dün annemle eşyalarımı hazırladıktan sonra normal bir gündü.

"Miniğim biraz daha uyursan geç kalacağız ama." dedi abim.

"Aman be! Bir uyutmadınız." dedim ve yatakta doğruldum. "Hayır ben anlamıyorum. Neden günün onca saati varken sabahın köründe yolculuk yapıyoruz ki?" diyerek devam ettim.

"Hadi kalk da hazırlan. Fazla ince giyinme. Orası buradan daha soğuk. Sıcaklık 0 ile 10 derece arasında değişiyor ona göre." dedi abim. Kafa salladım. Şahsen bir yerlerimin donmasını istemezdim. O yüzden sıkı giyinecektim. Abim odadan çıkarken bende dolabımın karşısına geçtim. 

Üstüme siyah üstünde kahverengi bir ayı olan sweatimi, altıma kargo eşofman ve en son üstüme siyah bir ceket giydim. Ayaklarıma siyah nike jordanlarımı giydim. Saçlarımı taradım. Henüz saçlarım kısa olduğu için toplayınca çok dağılıyordu. Onun için açık bırakıp siyah bir bere geçirdim. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Odamın köşesinde bulunan valizimi alıp ilerlemeye çalıştım ama sadece çalıştım çünkü içinde sanki eşek ölüsü varmış gibi ağırdı. Bu sefer arkadan ittim. İlerliyordu bu sefer. Odadan çıktığımda merdiven sorunuyla karşı karşıya geldim. En iyisi birinden yardım almaktı. Yoksa ben hayatta indiremezdim.

"ABİ!" diye bağırdım. Artık şansıma kim gelirse. İlk gelen Demir abimdi. "Ne oldu Aslı? Neden bağırıyorsun?" dedi abim. "Bunu indiremiyorum." dedim. "Bende bir şey oldu sandım güzelim." dedi abim rahatladığını belli edercesine nefes verirken. 

"Prensesim sesinin neden tüm evde yankılandığını öğrenebilir miyim?" dedi yanımıza gelen Kaan abim.

"Evet. Bunu indiremiyorum. Bu kadar bile zorla getirdim." dedim.

"O kadar doldurursan olacağı bu." dedi Araz abim kendi valizini odasından çıkarırken.

"Bir kere lazım olan şeyleri koydum. Kesinlikle fazla bir şey yok." dedim.

"Hadi inelim. Yoksa geç kalacağız." dedi Kaan abim valizimi alırken.

Beraber aşağı indik. Kahvaltı çoktan hazırdı. Kapı çaldığında biri gidip açtı. Ben sofraya yönelmişken gelen sesle arkamı döndüm. "Güzelim." dedi Mete.

Bana gülümseyerek bakıyordu. Yanına gidip sıkıca sarıldım. Çok özlemişim onu. Elbette telefondan konuşuyorduk ama birbirimizi görmek gibi olmuyordu. "Çok özledim seni." dedim.

"Bende ama şimdi kahvaltı yap. Ne de olsa beraber daha geçirecek çok zamanımız var." dedi Mete. Gözlerim parladı. Lütfen aklımdan geçen şey olsun. "Yoksa..." dedim. "Evet bende geliyorum." dedi Mete. Tekrar sarıldım. "Bu çok güzel oldu işte. İyi ki geliyorsun da neden dün konuşurken söylemedin?" dedim.

ÖZ AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin