25.BÖLÜM(AFFET)

31.7K 1.7K 281
                                    

(Multimedya: Kaan)

KAAN ATABEYLİ

Sıkıntıyla nefesimi verdim. Hata etmiştik belki ama o an en akıllıca gelen şey bu olmuştu. 3 gün oldu Aslı evden gideli. Nerede olduğunu biliyorduk ama yanına gidemiyorduk. Evde herkes ruh gibi 3 gündür. Resmen evin enerjisi sömürülmüş gibi. Kokusunu, gözlerini, sesini özledim prensesimin. Annem üç gündür durmadan ağlıyordu. Demir'in de ondan eksik kalır yanı yoktu. Ayaz Aslı'nın ona verdiği kitapları okuyor gün boyu. Araz gidip gelip çektiği fotoğraflara bakıyordu. Abim ise Aslı'nın odasından çıkmıyor. Bense bu üç gündür uzaktan uzaktan Aslı'yı izledim. Ruh gibiydi sanki o da. Gülümsemiyordu hiç. Mete'yle yolladığım çikolatalara dahi dokunmuyordu. Okula da gitmiyordu.  Sadece çalıştığı kitapçıda kitap okuyordu. Ne kimseyle konuşuyor ne de bir tepki veriyordu çevresine. Onu bu hale getirenin biz olduğu gerçeği de beni daha fazla üzüyordu.

Yavaşça yattığım yerden kalktım. Bugün ne olursa olsun Aslı evine dönecekti. Başka çare yoktu. Gerekirse ki gerekecek her şeyi anlatırım yine de prensesimin eve dönmesini sağlarım. Evde çıt yoktu gürültülü ve bol kahkahalı günlerin aksine. Kahvaltıya inince herkesin zaten oturmuş olduğunu gördüm. Herkes önündeki tabağa gözlerini dikmiş sessizce yemek yiyordu. Boğazımı temizleyerek ilgiyi üstüme topladım. ''Ben diyorum ki bugün gidip Aslı'yla konuşalım. Tamam bizi affetmez belki ama yine de evine dönsün. Hem böylece kendimizi daha kolay affettiririz.'' dedim. Hepsi onaylayan sesler ve hareketler yapınca ne yapacağımız belli olmuştu. Seni almaya geliyoruz prensesim.

Hepimiz arabalara binmiş kitapçıya doğru yola çıkmıştık. ''Abi sence bizi affedip, bizimle dönecek mi?'' dedi Demir. ''Affedecek aslanım. Biz onun ailesiyiz. Ve bizle döndüğünde, bizi affedecek.'' dedim. Aslında daha çok kendimi inandırmaya çalışıyordum. Sonunda kitapçıya varınca beraber içeri girdik. Tam o sırada Aslı oturduğu yerden kalkıp bizi gördü. O an gözlerinden bir sürü duygu geçti. Ama sonra eski haline dönüp yerine oturdu. Bizde kitapçıda bulunan sandalyeleri toplayıp karşısına oturduk ama o bize bakmak yerine kitaba bakıyordu. Ayaz önündeki kitabı kapattı. Kafasını kaldırıp bize baktı. En son annem ve Demir'e bakınca gözleri doldu. Hemen kafasını yere indirdi. Babam konuşmaya başlayınca kafasını kaldırıp babama baktı. 

''Bak kızım yaptığımızın yanlış olduğunu biliyoruz ama başka çaremiz yoktu. Üvey ailenden şiddet görmüştün ve biz sana mafya olduğumuzu söylersek bizden korkup daha bizi hiç tanımadan bizden kaçmandan korktuk. Mafyalık işine gelirsek babamdan bana ve amcalarına bizden de abilerin ve kuzenlerine kaldı. Ama bu böyle filmlerdeki gibi bir şey değil. Bunu bir grup gibi düşün amacımız insanlara zarar vermek değil sadece bize zarar vermeye çalışanlardan kendimizi korumak. Bizi hemen affet diyemem ama lütfen eve dön kızım.'' dedi babam ağlamamak için zor dururken.

Aslı ise başını masaya yaslayıp ağlamaya başladı. Bizse böyle bir tepki beklemediğimiz için şaşırmıştık. Ağlaması canımı sıkarken ne yapacağımı bilemiyordum. Konuşmaya başladı ağlarken. ''Özür dilerim. Özür dilerim. Sizi üzdüğüm için özür dilerim. Sadece bana güvenmediğinizi düşünüp size saçma sapan şeyler söyledim. Ben size hiç küsmedim sadece biraz kırgındım. Asıl siz beni affedin.'' dedi. Ah bu kız! Hızla yanına gidip sarıldım. Sonra ise diğerleri de.  

ASLI ATABEYLİ

O günün üstünden üç gün geçmişti. Uçurumun kenarında 6 saat falan oturup düşünmüştüm. Sonra Namık amcanın yanına gelmiştim. O da beni kabul etmişti. Üç gündür onlarda kalıp sabahtan akşama kadar dükkanda oturup kitap okuyordum. Yaşadıklarımı biraz olsun unutmak için. Ben yalnızca ailem tarafından kırılmamıştım aynı zamanda kaçırılmıştım ve bu hiç kolay bir şey değil. Yanımda bir adam vurulmuştu. O adam bana silah çekip beni ölümle burun buruna getirmişti. Zor bir hayatım vardı.

ÖZ AİLEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin