KB 🕷 Bölüm 11

3K 373 181
                                    

Selam KB bekleyenler..

Yeni bölüm için hazır mıyız?

Keyifle okuyun..


Ortak bir dert..

Ayça telefonu annesinin suratına kapattığında ciddi ciddi ülkeyi terk etmeyi düşünüyordu. Daha kaç yaşındaydı ki böylesine ısrarla evlenmesini istiyordu annesi. Çevrelerindeki herkesi evlendirmişti zaten, Ayça bari eksik kalsa olmuyor muydu yani?

Tabi evlilik fikrinden bu kadar nefret etmesinin bir diğer nedeni de annesi tarafından gönderilen adayların gerçekten kusurlu olmasıydı. O kadar çok kişi ile görüşmüştü ki gerçekten flört etmenin nasıl olduğunu unutmuştu Ayça. Gerçekten isteyerek birlikte olduğu son kişi üniversitede kalmıştı. Sonu hüsran ile biten bir sevgililik dönemi olsa da en azından kendi kararı, kendi hatasıydı. Üniversite bittikten sonra ise başını kaldırmaya bile fırsat bulamamış; annesinin çevresindeki evde kalmış manyak erkeklerle tanışmaktan kendisini etkileyecek asıl erkeği kaçırmıştı. Sonunda aşk ve ciddi bir birliktelik fikrinden tiksinir hale gelmişti ve ne yazık ki annesi aslında ona ne kadar zarar verdiğini anlamıyordu bir türlü.

Mutsuzdu Ayça. Annesi nedeniyle mutsuz olduğu kadar iş hayatında da mutsuzdu. Ailesinin çeşitli iş kollarında şirketleri vardı ama o tekstil işini seçmişti. Babası kimya alanına yönlenmesini teklif etmişti zamanında ama o, dedesine olan hayranlığından ve bir gün onun şirketinin başına geçmeyi hayal ettiğinden tekstil işine yönelmiş, İstanbul'daki şirketin başına geçmişti. Başarılı bir yönetici olduğunu söyleyemezdi kesinlikle. Kısa bir süre içinde çalıştığı yedi firmayı kaybetmiş, beş firma sözleşmelerini yenilemek için düşünme süresi istemişti ve bu kayıpların ne sebebini ne de firmaları kime kaptırdığını çözememişti. Eskişehir'e dönüp başarısız olduğunu söylemek istemiyordu, yediremiyordu bunu kendine.

Kendine bir kahve daha söylediğinde telefonu yine çalmaya başladı. Annesi telefonu suratına kapadı diye vazgeçecek bir kadın değildi ama Ayça şu an gerçekten bu konuşmaya katlanamayacağından sinirle açtı telefonu.

"Anne, yemin ederim bir daha evlen dersen bir manastıra kapatacağım kendimi." dedikten sonra telefonu tekrar kapadı suratına, hatta hırsını alamayarak telefonu da kapattı ve o sırada sinirli bir adamın sesi ulaştı kulaklarına.

"Soyadınız batsın! Hiç öyle bir niyetim yok ve evlenmemi arzu ettiğiniz kız resmen şaşı."

Ayça arkasındaki masada oturan ve konuşurken ona bakan adama döndü.

"Tek erkek çocuğum diye evlenip çocuk sahibi olmam gerekmiyor ve ben ölünce soyadımıza ne olacağı inan hiç umurumda değil anne. Kesinlikle hayır." dedikten sonra tıpkı Ayça gibi sinirle telefonu kapattı adam.

Ayça kendisiyle aynı dertten mustarip olan adama gülümsedi önce.

"Seni anladığını sanmıyorum." dedi göz kırparak.

"Moralini bozmak istemem ama senin anlaşıldığını da sanmıyorum." dedikten sonra ayağa kalkarak yanına geldi.

"Taylan" dedi elini uzatırken.

Ayça ismini söylerken anlayışla bakıyordu karşısındaki adama. İstemediği halde evliliğe zorlanan bu genç ve yakışıklı adama acımadan yapamamıştı. Nasıl boğucu bir durum olduğunu en iyi kendisi bilirdi çünkü.

Taylan müsaade isteyerek karşısına oturduğunda, gelen kahveler eşliğinde ve annelerinden yakınarak derin bir sohbete daldı iki genç. Taylan'ın da Eskişehirli olmasına şaşırmıştı Ayça, zira annesi böylesine genç ve yakışıklı bir adayı şimdiye kadar ona göndermiş olurdu çünkü ama soyadını öğrendiğinde şimdiye dek niye tanışmamış olduklarını anladı. Kök ailesi ve dedesi rakipti yıllar boyunca ve iki mendebur ihtiyar çocuklarının kaynaşmalarına da izin vermemişti şimdiye dek.

KAÇINILMAZ BAĞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin