KB 🕷 Bölüm 20

2.5K 366 216
                                    

  Selam KB bekleyenler..

Yeni bölüm için hazır mıyız?

Keyifle okuyun..



Kayıp bir adam...

Akın dönem dönem ortadan kaybolmasıyla bilindiğinden ona ulaşılamadığında bir tek annesi kapılırdı paniğe. Etrafları güvenliğe olan takıntısı nedeniyle Özgür'ün, işleri dolayısıyla Şafak'ın ve sebebini tam olarak kavrayamadıkları bir nedenden Tolga'nın tuttuğu adamlarla çevrildiğinden, yedikleri her halt rapor ediliyordu ailelerine.

Fakat Akın, bir şekilde hepsinden kaçmayı başarıyor, kafamı dinlemem lazım diyerek kendini uzun süre gizleyebiliyordu. Dolayısıyla Akın'ın kayıp olduğu söylenen on gün önce kimse ciddiye almamıştı bu kayıp olma işini. Akın muhtemelen Afrika'da, kimsenin bilmediği bir yerde ve muhtemelen ona eşlik eden bir kadınla, bir yandan bedenini yorarken diğer yandan kafa dinliyordu. Böyle düşünmüşlerdi ilk anda.

Lakin, on gün dolup Akın'ın getirdiği kafilenin Türkiye'ye dönme vakti geldiğinde, geçen zaman zarfında ortalarda hiç görünmeyen pilotlarını bekleyen gruptan biri, beklemekten sıkılarak ablası Elif'i aramıştı. Akın, deli dolu, haylaz ve tıpkı babası Mustafa gibi daima neşeli bir hovarda olabilirdi ama işi konusunda apayrı bir kişiliğe bürünür, dakikliği ve iş disipliniyle bilinirdi.

Eğer, vakti geldiğinde Akın, uçağında değilse bu kötüye işaretti. Bu, çok kötü bir şey olduğunun elle tutulmasa da en somut deliliydi. Haberi alan Varis Yuvası, Öküz Damı, Örümcek Ağı ve hatta minyatür mafya Tolga, soluğu Eskişehir'de almışlardı.

Gençler, ailelerinin sürekli takipte olmasına sıklıkla içerleyerek, çocuk olmadıklarını ileri sürerlerdi daima ama bir annenin çökmüş ve çaresiz bir halde, bir toz zerreciği kadar minik bir umuda dahi sıkı sıkı tutunduğunu gördüklerinde, bir nebze olsun anlamışlardı ailelerini. Pınar, kendini suçluyordu. Oğlu gitmek istememişti bu seyahate. İçine doğdu onun ama ben ısrar ettim, derken resmen çökmüştü kadın. Birimin bağlantılarından haber çıkmadığı her seferinde titreme nöbeti geçiriyor, kocasının onu saran kollarına sığınmış bir halde, medet umarcasına bakıyordu yüzlerine.

Elif, ailesinin hastanesinde göreve başladığından beri çok çektirmişti kardeşine. Hastanenin tüm kadın doğum broşürlerinde Akın'ın resimlerini kullanmıştı. İlk kez kardeşine çok kızdığı bir günün sonunda matbaaya giderek cinsel sağlık broşürlerine Akın'ın resmini bastırdığında başlamıştı kardeşini reklam yüzü yapmaya. Sonrasında, normalde asla okunmayan broşürlerin kardeşinin üstsüz ve genelde spor yaparken çekilmiş fotoğraflarından olsa gerek, pek bir okunduğunu görmüş; Akın'a her kızdığında bu oyuna devam etmişti. Çok değil sadece sekiz büyük afiş vardı Eskişehir'in merkezinde.

Ve onun zıpır kardeşi devasa afişleri gördüğünde kızmak yerine yerlere yatarak gülmüş, ablasına, afişler konusunda daha seksi fotoğraflara ihtiyacı olursa ona haber vermesinin yeteceğini söylemişti. Babası gibi daima neşeliydi Akın, dolayısıyla Elif onun afişler ve broşürler konusunda sinir küpü olmasını beklerken aslında çok yanılmıştı. Fakat, bu son konuşmalarında, şimdi düşündüğünde kardeşinin biraz sıkkın olduğuna kanaat getiriyordu. İlk kez uçuş konusunda isteksizdi ve gitmemek için çok uzun süre itiraz etmişti. Elif, duyarsız bir abla misali görmemişti kardeşindeki değişimi, belki de görmek istememişti. Şimdi bilmiyordu, bildiği tek şey o kadar ısrar ettiği için köpek gibi pişman olduğuydu. Bir şey olmuştu, aksi halde Akın gibi işine saygı duyan bir adam asla ortadan yok olmazdı. Ailesinden uzakta, bilmedikleri ve koskoca bir ülkede kayıp olmuştu kardeşi. Otele giriş yapmamıştı, uçağının yanına bir kez olsun uğramamıştı. Kalabileceği bütün otelleri aramıştı Elif ama hiçbirinde Akın diye biri yoktu. Hastanelerde de yoktu Akın, bu iyiye mi yoksa kötüye mi işaret bilmiyordu Elif.

KAÇINILMAZ BAĞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin