KB 🕷 Bölüm 33

2.3K 352 186
                                    

Selam benim canım KB bekleyenlerim..

Özge ve ağa istiyoruz dediniz, oturdum ellerimle Özge ve ağa yazdım size🥰🥰

Keyifle okuyun canlarım..


Bir çeşit ayin...

Özge o gece, muhtemelen o muhteşem öpücüğün etkisiyle zaten uyuyamayacaktı ama Sefer Dede ve hemşiresine yaptığı işkenceleri duyunca tekrar tekrar kalktı yatağından. Muhteşem dede, sahiden kendisine muhteşem, diğer insanlara işkenceydi. Hastanede yatmayı kabul etmiyor, kendini biraz iyi hissedince bakımevine dönmeyi düşünüyordu ve bu süre zarfında yanında kalmasını istediği tek kişi, ilginçtir ki Özge'ydi. Öz torununu sever gibi seviyordu onu ve inanılmaz bir şekilde bağlanmıştı genç kadına. Özge istese giderdi ama muhtemelen gelecekteki yaşlı hallerinin örneği olan bu dedeye kıyamıyordu bir türlü.

Zorlu geçen gece sonrası sabah oldukça geç saatlerde kalktığında, salonda bulunan ve kuş sütünün bile olduğu kanaatine vardığı yemek masası ki kraliyette bile böyle bir masa olduğundan emin değildi Özge, ona hizmet etmek için bekleyen üç hizmetli ve yine salon dolusu akraba kadını onu beklerken buldu. Dün kendi kendilerine isteyip almışlardı Özge'yi, bugün muhtemelen söz keseceklerdi yine kendi aralarında.

Adımları masaya yaklaştıkça, hey maşallah, nidaları yükseliyordu bu sefer ve Özge emindi, yürümeye yeni başlayan bir bebek bile bu kadar coşkuyla karşılanmamıştı tarih boyunca ve anladığı kadarıyla kaynanası olmaya karar veren kadının devasa bir altınla boynuna taktığı şey de nazar boncuğuydu.

Elem tere fiş kem gözlere şiş!

İtiraz etmenin çaresiz olduğunu anladığından onun için hazırda bekletilen masaya oturarak kahvaltısını yapmaya karar verdi. Kahvaltı olayının böylesine önemli bir hale gelebileceğini kırk yıl düşünse aklına getirmezdi Özge. Oturduğu an itibariyle kraliyet şövalyesi görünümlü hizmetliler ona hizmet etmek için yarışırken, Tamer'in anneannesi olduğunu düşündüğü bir kadın da yanına oturarak ekmeğine bal türevi şeyler sürüyor, büyük hala olduğu kesinleşen kadın da, abartısız söylüyordu Özge, aç ağzını yavrum, diyerek onu kendi elleriyle beslemeye çalışıyordu. Anladığı kadarıyla her türden içeceği içmesi gerekiyordu kahvaltıda. Önünde çay, portakal suyu, ekstra ballı süt ve galiba bir çeşit de şerbet vardı. Özge sırf ne olduğunu merak ettiğinden şerbet görünümlü içeceğe uzanıp bir yudum aldığında, nefeslerini tutarak bekleyen kadınlardan bir sevinç nidası yükseldi. Birbirilerine sarılıyorlar, çok şükür diyerek dualar ediyorlardı. İçeceklerini daha önce kimse içmemişti muhtemelen, Özge içince pek bir sevinmişti kadınlar.

"Tadı çok güzel. "dedi kadınları daha da sevindirebilmek için.

"Öyledir kızım, senin kadar olmasa da tadı çok güzeldir." dedi büyük hala. "Biri gidip abime müjdeyi versin!"

"Ne müjdesi?" diye sorsa da kadınlar mutluluktan sarhoş olmuş gibi baktığından iç geçirmişlerdi sadece. Özge eve dönerken arkadaşları için de biraz şerbet istemeye karar verdi, o zaman daha da mutlu olurdu teyzecikler, içeceklerinin herkes tarafından sevildiğini anlarlardı böylece.

Özge, kahvaltısına devam ederken Tamer'in çalışanlara komut veren sesini ve o sesin gitgide kendisine yaklaştığını duydu.

"Aaa.. Oğlum, sen ne zaman geldin?" diye sordu annesi.

"Akşam burada kaldım anne." derken annesinin yanağına kocaman bir öpücük bırakırken, anneannesinin yanağından makas aldı Tamer.

"Deli oğlan." dedi annesi kıkırdayarak. "Elimizi çabuk tutalım bari, şerbeti de içti zaten Özge."

KAÇINILMAZ BAĞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin