0.5

2.3K 117 86
                                    

Doruk

Asiye saçlarını savurarak yanımızdan bilerek geçerek tezgaha doğru geçmişti. Onun bu hareketini tek kaşım havada izliyordum. Ömer de benden farksızdı.

"yok benim bu ikizim bu aralar yürek yemiş gerçekten"

Ömer oturduğu yerden kalkmaya yeltenmişti ama ona elimle engel oldum.

"bırak istediğini yapsın. Biz üsteledikçe o daha fazla inatlaşıyor"

"seninde anlayamadım bir türlü kardeşim. Sınıfa geldiğiniz de kavga ettiğiniz belliydi ama sorgulamadım. Hayırdır ne oldu size"

"yok bir şey, hallederiz elbette biraz gerildik o kadar"

Ömerin sandalyesi tam Asiyeyi dikizleyecek şekilde olduğu için canı sıkılıp tövbeler çekip sandalyesini başka taraf çevirmişti. Benim ise sırtım o tarafa dönük kalıyordu ama Asiye hanımın ne yaptığını merak ettiğim için kafamı çevirip onu izlemeye başlamıştım. Bar sandalyesine oturmuş selim denen herifle sohbet ediyordu. Herkese kolay kolay bahşetmediği o kocaman gülümsemesini daha yeni tanıdığı bu adama sunması beni gernişti yine.
Önüme döndüğümde bakışlarım berk ile çakışmıştı. Bana 'hayırdır' der gibi bakıyordu. Ben de omuzumu kaldırıp indirerek kafamı sallamıştım.

Okulun çıkışında da Asiye arabaya binmemişti. Kırtasiyeyi bahane ederek gelmemişti bizle. O zaman dank etmişti belki de onu Ne kadar çok kırdığımı. Ömer ve oğulcanı bıraktığımız andan itibaren eve kadar melisa başımın etini yemişti. Haklıydı da ama benim bile bilmediğim şeylerin sebebini soruyordu cevap veremiyordum o yüzden.
Eve geldiğimiz gibi kendimi duşa atmıştım. Başım sağolsun melisa sayesinde çatlıyordu. Soğuk su iyi gelir diye düşündüm.
Banyodan çıktığımda melisa yatağımda oturuyordu.

"yok artık melisa, sapık mısın kızım çıplak çıksaydım ya"

"çıplak mı, iğrençsin Doruk"

"çıkar mısın güzelim odamdan giyeneyim bari öyle konuşalım"

"konuşmak mı, yol boyu konuştum da ne oldu. İşe yaramamış hala buradasın çünkü"

"af buyur da nerede olmam lazımmış hanımefendi"

"bak Doruk tek bir şey söyleyip gideceğim. Asiye bugün yaşadığınız tatsızlık yüzünden tüm gün ağlamaklı bir haldeydi. Şimdi kim bilir kimsenin onu görmediği surlarını örüp köşesinde ağlıyordur. Onun sana, bize ne kadar önem verdiğini bilmezmişsin gibi kıskanman, ve bu yüzden onu kırmanın hiç bir anlamı yoktu."

Melisanın kızgınlıkla bana saydırsıkları zatrn sıkkın olan canımı daha da sıkmıştı. Farkındaydım zaten her şeyin ama içimde anlamlandıramadığım başka bir şey vardı.

"diyeceklerim bu kadardı."

Melisa odadan çıktığında bende yatağıma oturup ıslak olan saçlarımı havlu ile kurutmaya başlamıştım.
Yaklaşık on dakika sonra düşüncelerimle boğuşmak yerine telefonumu elime alıp Asiye'yi bulup mesaj atmıştım.

"yarım saate sizde olurum, aşağı inebilir misin konuşmamız lazım"

Telefonu cebime atıp evden çıkmıştım arabaya bindiğimde gelen bildirim sesi ile çıkarıp baktım.

Gelen mesaj 'Kıvırcığım'
"tamam"

Mesaj atma şeklinden bile hüzünlü olduğunu anlıyordum.

Evlerine yaklaştığımda arabayı biraz uzağa bırakıp yürümeye başladım. Evin dış kapısına geldiğimde Asiye'nin de evden çıktığını görmüştüm. Bana doğru yürürken içimden söyleceklerimi toparlamaya çalışıyordum.

BercesteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin