Asiye
Nebahat anne, annem ve Melisa ile beraber son rütuşları yaptıktan sonra artık her şey hazır sayılırdı. Bugün Mustafa Yiğit'in 2. Yaş günüydü ve ona güzel bir kutlama yapacaktık ailecek.
"her şey hazır mı Hatice"
"hazır hazır Nebahat hanım"
"ay ilahi Hatice ya, kaç yıl oldu hala hanım demeyi bırakmadın"
"vallahi alışkanlık ne yapyım."
Annemler birbirine sarılırken bende onların hallerine gülümsedim. Son dokunuşları yaptığım sırada kapı çalmıştı.
Annemlerle göz göze gelince heyecanla yerimden kalkıp koşarak kapıya gittim. Gelenler tabi ki güzeller güzeli kızlarım ve hayatımın anlamı hayat arkadaşım Doruktu.
Beste yıllar geçse de, büyüsede asla değişmeyen şey eve geldiğinde hemen herkese sarılmasıydı. Koala gibi bir kızım vardı."anneciğim"
"bir tanem. Hoşgeldin"
"hoş bulduk."
"okulun nasıl geçti"
"güzeldi, öğretmenin bugün bana ödevimi güzel yaptığım için yıldız verdi"
"afferim sana güzelim"
Beste arkamdan gelenleri görünce koşarak annenesine ve babaannesine sarıldı.
Eslem Sare de babasının işaret parmağını tutarak yanımıza geldi. O da bu sene ablası ile birlikte gidiyordu okula. Küçüğüm büyümüşde kreşe başlamıştı.
Doruk tıpkı Besteyi bıraktığı gün gibi olmuştu Eslem'in okula ilk gittiği gün. Bu adam asla büyümeyecekti.Eğilip Eslemin boyuna geldiğimde kollarımı açtım ona.
"anneciğim senin okulun nasıldı"
"güşeldi. Ama yoyuldum ve sizi özyedim"
Eslem Sare, sadece dış görünüşü ile değil her şeyi ile Doruğun kopyasıydı. Mesela Doruk da küçükken konuşması çok sonra netleşmişti. Hep kelimeleri peltek gibi çıkardı. Eslem Sare de öyleydi. 5 yaşına basmak üzereydi ama hala bazı harfleri çıkaramıyordu.
"oyşş bizde seni çok özledik güzelim"
Eslem Sare minik kollarını boynuma dolayıp yanağıma bir öpücük bıraktı. Sonra da o da ablaısnın peşinden koşarak gitti.
Ayağa kalktığımda Doruğun yanına gidip ceketinin yakanlarını düzelttikten sonra kravatından tutup çekince boyuma doğru eğilmek zorunda kaldı. Önce affalasa da yüzünde hınzır bir gülümseme ile bana bakıyordu."yavrum ne yapıyorsun annemler arkamızda"
"sen ne düşündün bilemem ama ben seni hesap sormak için çekiyorum"
"hesap mı, ne hesabımıymış"
Gözlerimi kısarak ona tehlikeli bir şekilde bakmaya başladım. Bugün olanlar yüzünden ona kızgındım. Daha doğrusu onu kıskandığım içindi.
"neden telefonlarını biricik sekreteriniz Ahu hanım açıyor acaba. Senin elin yok mu"
Doruk dediklerime karşı gülümsemesini büyütürken ben gözlerimi daha fazla kısarak ona ölümcül bakışlarımı atıyordum.
"nee, ne Ahusu güzelim."
"bugün seni aradım, bak vurguluyorum seni şirketi değil. Ama bir kadın açıyor ve diyor ki 'alo ben Doruk beyin biricik sekreteri Ahu'"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionBerceste güzel, saf ve güzel olan demekti. Doruk ile olan arkadaşlığımızı da en güzel bu kelime anlatırdı herhalde. Her şey çok güzeldi aramızda olanlar, bağımız. Beraber mutluyduk. Taa ki büyüyene kadar. Büyümek insanı değiştirir der hep annem hakl...