Asiye
Doruk ile başladığımız bu ilişkide her şey çok güzel gidiyordu. Bir hafta içinde okulda geçen zamanlarımız çok güzeldi. Birazcık ömerden çekinsek de belli etmemeye çalışıyorduk. Ömere söyleme konusunda ikimizde karasızdık. Ben benim yüzümden Ömer'in doruğa karşı tavır almasından korkuyordum. Doruk ise aynı şekilde ömer ile arası bozulabilir diye korkuyordu. Bende melisaya anlatmak istiyordum ama tepkilerinden çekiniyordum. Evet melisa belkide benden çok sevinen taraf olurdu ama yine de anlayamadığım bir çekinge vardı içimde.
Okulda klasik takıldığımız bir gündü yine. Kafede oturmak yerine bahçeden oturuyorduk sürekli.
Ömer kantine inelim desede Doruk bahaneler uydurup bahçeye çıkarıyordu. Ömer doruğun selimden hoşlanmadığının farkındaydı ve ona yoruyordu sürekli.
Aslında sebebi de oydu zaten."ya bu okul ev arasındaki mekik beni çok yordu ya"
"dur Oğulcan bismillah daha dönem başlayalı bir ay oldu lan"
"valla kuzen ben bu kadar strese gelemem, genç yaşta saçlarımda whitelar çıktı"
"abartma Oğulcan ya"
Oğulcanın bize şaşkın şaşkın bakışları ile bizde gülmüştük.
"kızıl şeytan bunu diyeceğim aklıma gelmezdi ama bize bir şeyler ayarla be. İki kafa dağıtalım"
Ömer oğulcanın kafasının arkasına şaplak atmıştı.
"lan oğlum sanki kafamız çok dolu da dağıtalım diyorsun. İki kırık bilgin var onu da dağıtma"
Ömer ile Oğulcanın klasik atışmalarını gülerek izliyordum. Beni aynı şekilde izleyen Doruğa çaktırmadan bakıp gözlerim ile uyarmıştım. O da beni aynı şekilde onaylamıştı.
Bakışlarımı çekip saçlarımı arkaya attığım sırada gözüme karşıda köşede oturan melisaya kaydı. Bana bakıyordu kocaman gülümsemesi ile. Bende ona karşılık vermiştim. Aklıma melisa ile konuşmamız gelmişti.
Umarım ömer de böyle kolay kabullenirdi bizi__________
Hastalığım geçtiğinde okula geldiğim gün Doruk ile karşılaştığımda kaçak göçek boş bir sınıf bulup konuşmuştuk. O zaman kendimizce karar vermiştik zaten. Ömer ile Melisa'ya hemen söylememeyi. Tepkilerinden korktuğumuz ya da çekindiğimiz için her ne ise o sebep oluyordu bu düşüncelere.
"günaydın güzelim"
"günaydın"
"ne günaydın. Sadece günaydın mı. Başka bir sıfat koymayacak mısın sonuna"
Doruk kurduğu cümle ile kocaman gülmeme sebep olmuştu.
"günaydın kahramanımm"
Doruk bu dediğimi beğenmiş olacak ki kocaman gülmüştü. Hemde o kadar kocaman ki yine gözleri kısılmıştı. Nadiren böyle gülerdi.
"bak sen, kahramanın mıyım sahiden"
Doruk ellerimi tutup bana bir adım daha yaklaştığında bende onun gibi gözlerimi kısacak kadar gülmüştüm. Ama aynı zamanda da utandığım için yüzümü eğmiştim.
Çenemin altında hissettiğim el ile yüzüm kaldırılmıştı.
Gözlerim yeşil hareler ile buluştmuştu."utanınca ayrı bir havan oluyor, daha önce söyledim mi"
Onun bakışları ile gülüşüm mümkünmüş gibi daha da büyüdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionBerceste güzel, saf ve güzel olan demekti. Doruk ile olan arkadaşlığımızı da en güzel bu kelime anlatırdı herhalde. Her şey çok güzeldi aramızda olanlar, bağımız. Beraber mutluyduk. Taa ki büyüyene kadar. Büyümek insanı değiştirir der hep annem hakl...