Doruk
Mustafa abi elinde ekmek ile yanıma gelmişti. Karşımdaki tabureye oturup ekmeği bana uzatmıştı.
"ne o aslan, senin ekip nerede. Tek görmek şaşırttı doğrusu"
Ekmeğimden ısırık alacağım sırada sorduğu soruyu cevaplamak için ısıramamıştım.
"onlar mı şey, okul varya abi okuldalar"
"okul, iyiymiş senin yok mu"
Yine ısıramamıştım ekmekten. Şuan sorguya çekileceğimi anladığım için ekmeği aramızdaki küçük masaya bırakmıştım.
"var da yani, keyfim yoktu biraz. Hava almak istedim"
"anladım. Sanırım sizin deli kız ile kavga ettiniz"
Mustafa abinin sorgulayan gözleri ile denize çevirmiştim bakışlarımı
"evet ondan başka kim beni deli edebilir ki. Bir insan en çok huzur verenken aynı zamanda en çok deli eden nasıl olabilir anlamıyorum"
"hayırdır gene ne ol.."
"onun o kıvırcık saçlarını tek tek yoracağım bir gün o olacak"
"kıvırcık derken, harikanın saçları düz değil miydi ula"
Mustafa abinin harbi harbi şaşırdığı zamanki o koca mavi gözleri vardı karşımda. Karadeniz'li damarı her duyguyu tavanda yaşamasına sebep oluyordu
"abi sen Asiyeden bahsetmiyor muydun"
Mustafa abi açık olan gözlerini kısıp bıyık altından gülmüştü. Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
Kırdığım pot ile bakışlarımı çekip yanaklarımı şişirdim.
"çok belli ediyorsun aslanım"
"ya abi allah aşkına sende başlama. Ben Asiyeye aşık falan değilim"
Yüksek sesle söylediğim cümle sanki boğazımdan yumru olarak kalmıştı. Sanki bunları Mustafa abiye değilde kendime söylüyor gibi hissetmiştim.
"ben öyle bir şey mi ima ettim ula. Kendi kendine riv riv ediysın"
Mustafa abinin alaycı tavırları karşısında üst üste kırdığım potlardan sıkılıp oturduğun yerden kalktım.
"bir ağız tadı ile köfte yiyecektim onun da içine ettin sağolasın abi ya"
Mustafa abi de benim gibi kalkıp karşıma dikildi.
"ula yavaş abiyle öyle konuşulur mu hayta. Git hıncını içinden çıkar rahat et."
Mustafa abinin kızması ile arabama doğru yürütmüştüm. Bugün herkes mi üzerime gelirdi arkadaş.
Eve geldiğimde annem ile hatice teyzeye görünmeden odamda çıkmak istemiştim. Başarılı olduğumu düşünürken odamda hatice teyzeyi görmem ile yanıldığımı anlamıştım.
"Doruk, neden erken geldin sen"
"biraz başım ağrıyor da hatice sultan, ondan. Aman gözünü seveyim anneme deme ona görünmeden çıktım. Şimdi bir ton soru sorar."
Hatice teyze mimiklerime gülüp yanıma gelmişti. Elinde bir şey vardı. Bana uzattığında bir resim olduğunu fark ettim. Asiye ile benim geçen yıl ki okul pikniğinde çekildiğimiz bir resimdi. Ona yaptığım papatyadan tacı takarken kocaman gülümsemesi ile bakarken ömer bizi çekmişti. Bende hatıra diye çıkartmıştım.
"bu fotoğrafı her gördüğümde istemsiz gülüyorum. Güzel kızımın bir tek senin yanında böyle güldüğünü bilmek beni huzurlu bir anne yapıyor Doruk. Asiye'me iyi geliyorsun çünkü. O da sana tabi ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionBerceste güzel, saf ve güzel olan demekti. Doruk ile olan arkadaşlığımızı da en güzel bu kelime anlatırdı herhalde. Her şey çok güzeldi aramızda olanlar, bağımız. Beraber mutluyduk. Taa ki büyüyene kadar. Büyümek insanı değiştirir der hep annem hakl...