Doruk
Koltukta oturan Asiye'nin karşında dizlerimin üzerine oturmuştum. İçeri girdiğimizde yazlık evde kalan bir kaç parça eşyamızdan hemen üzerimizi değiştirmiştik. Melisa bir tane eşorfman altı bırakmıştı, Asiye hemen onu giydiği ama üzerine benim tişörtlerimden giymişti. Üzerine 3, 4 beden büyük olan tişörtle bile harika görünüyordu.
Elindeki havlu ile ıslanan saçlarımı kuruluyordu. Çünkü az evvel aynı işlemi ben ona yapmıştım."güzelim tamam, yeter artık her saç telimi tek tek kurulayacak mısın"
"evet, sende benimkilere uğraştın o kadar"
"senin saçınla benim saçım bir mi."
"olsun, sonra ıslak saçla dışarı çıkıp azıcık rüzgar aldığın an sinüzitlerin azıyor vay başım diye sızlanacaksın"
Asiyenin ciddiyetle saçlarımı kurularken kurduğu cümleler ile 32 diş sırıtmıştım.
"vay be, hakkımda ne çok şey biliyorsun"
"sen sanki bilmiyorsun"
"haklısın, birbirimizi haddiden fazlasıyla tanımamız iyi mi kötü mü bilemedim"
Asiye nihayet havluyu kafamdan çekip dizleirnin üstüne koymuştu. Dağılan saçlarımı elini tarak işlevinde kullanıp düzeltmişti. Sonra işi bitince ellerini çekip gözlerimin içine gülerek bakmıştı. Bu olayı o kadar çok sevmiştim ki ömür boyu sürsün istedim.
"bence kötü"
"neden"
"çünkü sen hakkındaki her şeyi öğrenmek istiyorum diye heyecan yapamayacağız. İlişkimizın heyecanı kaçtı"
Asiyenin söylediklerine biraz hak vermiştim ama bence bunların güzel yanları da vardı. Ona doğru yüzümü yaklaştırarak çapkın bakışlarımı atmıştım.
"o zaman bizde başka şeylerde heyecan ararız güzelim"
Asiye gözlerini fal taşı gibi açıp elindeki havluyla ona yaklaşan yüzüme vurmuştu.
"Doruk sapık mıısn sen ya"
Ondan geri çekilerek gülmüştüm. Gülen yüzüme karşı 'bak bir de gülüyor' diye daha da söylenmişti. Elimle ağızıma fermuar çeker gibi yapmıştım.
"ben bir şey ima etmedim. Ama senin aklından neler geçiyor merak ettim"
Gözlerini yine kocaman açmıştı ama bu sefer utandığı için başını eğmişti.
"allah kahretsin ki utanınca da güzel oluyorsun. Neden bu kadar güzelsin"
"ya Doruk utandırmaz mısın"
Dizlerimin üstünden kalkıp koltukta Asiye'nin yanına oturmuştum. Bakışlarımı gözlerinde sabitleyip konuşmama devam ettim.
"hani dedin ya benim hakkımda her şeyi biliyorum diye. Bende sana bilmediğin bir şey olduğunu iddia ediyorum."
Asiye bir ayağını altına alarak duruşunu bana doğru döndürmüştü.
"allah allah neymiş o"
"benim ilk okul 1.sınıfa başladığım zamanı hatırlıyor musun"
"evet nasıl unutabilirim. Ömer, ben, melisa başlamadık diye ağlaya ağlaya gitmiştim"
Asiye'nin o zamanları hatırlayıp gülerek anlattığı şeye bende gülmüştüm.
"hani bir hafta sonra da okuldan ayağım kırık olarak dönmüştüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionBerceste güzel, saf ve güzel olan demekti. Doruk ile olan arkadaşlığımızı da en güzel bu kelime anlatırdı herhalde. Her şey çok güzeldi aramızda olanlar, bağımız. Beraber mutluyduk. Taa ki büyüyene kadar. Büyümek insanı değiştirir der hep annem hakl...