Asiye
Hale okula geleli neredeyse 4 gün olmuştu ve kafedeki o kavgadan sonra bir daha bulaşmamıştı bana. O gün Doruk ile gittiğimiz geziden sonra neredeyse iki gün boyunca sürekli tatlı bir sinirle bana ilk öpücüğümü kime verdiğimi soruyordu. O kadar çok gülüyordum ki bu hallerine.
O anılar zihnimde canlananınca kıkırtıma neden oldu.
"asiye kızım dursana, kim diyorum sana"
Bisikletimi sürerken kahkahalar atıyordum. Doruk beklemediğim anda hızlanıp önüme durdu.
"asiye soruma cevap verecek misin artık"
"söylemem dedim doruk"
Doruk bisikletten inip dibime kadar gelmişti. Ben hala bisikletin üstündeydim.
"asiye, deli etme beni kim o hıyar herif ya. Küçücük kızı öpmek ne demek göstereceğim ben ona"
Doruğun bu halleri beni gülürdü. Kıkırtım kahkahaya döndü. Bu halim onu daha da kızdırdı.
"ne o asiye hanım, baya hoşunuza gitti herhalde"
Daha fazla eğlenmek adına yine konuştum.
"yok ilk öpücüğüm aklıma geldi de, güzelliği yüzünden gülesim geldi"
Doruğun bir şey demesine fırsat vermeden pedallara abanıp yanında sürerek gittim. O da peşimden hemen yine bağırarak gelmişti.
Arabada öylece sessizlik içinde gidiyorduk. Ben doruğun sayıklayan haline gülüp duruyordum. Doruk birden kenara çekip aniden durunca şaşırdım. Kapıları da kitlendi. Şaşkınca ona bakarken emniyet kemerini çıkarıp bana döndü.
"osman mı, ya da sinan, ya da dur ya kesin halil di"
"ne, osman, sinan bunlar kim doruk, ne diyorsun"
"orta okuldayken sizin sınıfta senden hoşlanan lavuklardı bunlar"
"ne, ben bunları hatırlamıyorum bile, sen nereden biliyorsun ya"
"bilmezsin tabi, onları güzelce korkuttum da ondan"
Doruğun dediklerine inanamamıştım. Nasıl yani taa o zamanlarda da mı böyle şeylet yapmıştı.
"inanamıyorum sana ya, yuh"
"yuh muh, geç oraları sen bana kim olduğunu söyle. Yoksa indirmem seni valla"
32 diş sırıtmam devam ederken konuşmaya devam ettim bende.
"böyle kara kara gözleri vardı. O kadar güzeldi ki bende dayanamadım ve öptüm"
Doruk gözlerini kısmış beni dinlerken bir anda 'hiiih diye ses çıkardı.
"birde sen öptün, yuh asiye o bacak kadar boyunla yaptıklarına bak"
"ne yapayım ama doruk çok tatlı bir kuzuydu"
"bir de tatlı kuzu diyorsun, bir dakika ne kuzu mu dedin"
Doruğun şaşkın bakışları ile tekrar kuvvetli bir kahkaha patlatmıştım.
"ne yani şimdi senin bahsettiğin ilk öpücüğün sahibi bir kuzu mu. Bildiğimiz koyunun yavrusu olan kuzu öyle mi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionBerceste güzel, saf ve güzel olan demekti. Doruk ile olan arkadaşlığımızı da en güzel bu kelime anlatırdı herhalde. Her şey çok güzeldi aramızda olanlar, bağımız. Beraber mutluyduk. Taa ki büyüyene kadar. Büyümek insanı değiştirir der hep annem hakl...