Doruk
Attığı konuma varmam neredeyse yarım saatimi almıştı. Aptal herif dağın başına kaçırmış kızı. Ama ben sana ne yapacağımı biliyorum.
Arabadan indiğimde depo gibi olan yere girmeden önce cebimdeki telefonu alıp uzak bşr yere fırlatmıştım. Çünkü üzeirmden alıp bakarsa ömere attığım mesajı görürdü ve iyi olmazdı.GPS zaten saatimin arkasında takılıydı onu fark edemezdi. Hızla deponun içine girdiğimde Asiye'nin uzakta bir sandalyede bağlı olduğunu gördüm. O da beni fark ettiğinde çırpınmaya ve kapalı olan ağızı ile bir şeyler mırıldanmaya başladı. Adımlarımı hızlandırıp ona doğru giderken bir anda kafamda hissettiğim ağır darbe ile sağ tarafıma doğru yalpalandım. Selim elindeki sopa ile bana tekrar vurmaya yeltendiğimde düştüğüm yerden yuvarlanarak kaçtım ve hızla ayağa kalktım. Elindeki sopayı attığım tekme ile düşürmüştü. Bana şaşkınlıkla bakarken hızla yumruğumu çakmıştım. Solak olduğum için genelde kavgalarda karşımdakini şaşırtırdım. Onun yere düşmesi ile hızla yakasına yapışıp ardı ardına yumruklarımu atmıştım.
"şerefsiz herif, gücün ancak bir kıza mı yetiyor ha"
"seni anandan doğduğuna pişman etmezmiyim ha"
Üçüncü yumruğu atacağım sırada enseme az evvelki gibi hatta daha şiddetli bir darbe almıştım. Darbenin etkisiyle de Selim'in hemen yanına düşmüşüm. Gözümün önü kararmaya başlamıştı. En son gördüğüm Asiyenin gözyaşları arsında çırpınıyor oluşuyudu.
_________
Gözümü açtığımda başımın ağırısı ile çenemi sıkmıştım. Boynun eğik olduğu için ilk görüş açım dizlerim olmuştu. Dizlerim, göğsüm iple bağlıydı. Hareketlenmeye çalıştığımda ellerimin de arkaya ve ayaklarımın da bağlandığını fark ettim. Başımı kaldırdığımda tam karşımda Asiye'nin de bağlı olarak durduğunu fark ettim. Gözyaşları ardı ardına akıyordu ve onun bu çaresiz hali kalbimi sızlatmıştı. Onunda ağızı benimki gibi kapalıydı.
Bende olduğum yerde çırpınmaya çalışsam da bir şey olmamıştı. Arkamdan gelen ayak sesleri ile döndürebildiğim kadae kafamı döndürüp bakmıştım. Selim yavaş adımlarla yanıma gelmişti. Yüzündeki pişkin gülüşü ile pis pis bakıyordu. Ağızımı kapandığı bandı hızla çekince yaralarım acımıştı."uyuyan yakışıkşı prensimiz uyandı nihayet. Bak asiye kahramanın geldi"
"gebereceğim oğlum seni. Yemin ederim buradan kurtulduğum anda elimden kimse alamayacak seni"
"ama bunun sesi çıkmıyorken daha çekilirdi sanki, ha Asiye "
Yanımdan uzaklaşıp Asiye'ye yaklaşmıştı.
"uzak dur lan Asiyeden, yaklaşma ona"
"ah Asiye yanına gelmeme kızıyor bu, ona hazırladığım sürprizden daha habersiz bu ya"
Gevşek gevşek konuşması iyice germişti beni. Şuan her tarafının bağlı olması ve bir gram hareket edememem sinirlerimi bozuyordu.
Selim ellerini asiyenin saçlarına götürüp saçlarını geriye doğru atıp açılan boynuna dudaklarını bastırmıştı. Bunları izlerken delirmiştim. Tüm gücümle bağırıyordum 'dokunma ona' diye ama o takmıyordu beni. Asiye desen kapalı olan ağızı yüzünden sesi çıkmasa da çırpınıp kurtulmaya çalışıyordu.
"dokuma lan şerefsiz, geberteceğim lan seni bırak dokunmaaa"
Bir kaç saniye sonra selim geri çekilip Asiyeden çok uzaklaşmayıp bana çevirmişti bakışlarını. Ben çırpınmaktan ve bağırmaktan bitik bir haldeydim ve o pişkin pişkin sırıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste
Teen FictionBerceste güzel, saf ve güzel olan demekti. Doruk ile olan arkadaşlığımızı da en güzel bu kelime anlatırdı herhalde. Her şey çok güzeldi aramızda olanlar, bağımız. Beraber mutluyduk. Taa ki büyüyene kadar. Büyümek insanı değiştirir der hep annem hakl...