30// Kara Delikler

1.6K 99 236
                                    

Hepimizin her zaman yuva olarak hatırlayacağı adına Hogwarts dediğimiz bu yaşlı asil çatının altında bir felaket yaşanmadan yarı-mutlu bir günü kapattığımız görülmemişti, neden mezuniyet balosu farklı olsundu ki?

Fotoğraf çekildikten kısa bir süre sonra zindanlara dönmüştüm. Fotoğrafı defterlerimden birine yapıştırmış, hızlı bir duş almış ve kendimi yatağa atmıştım. Huzurlu uyumak nadir bir duyguydu, örtülerin altına girerken mutluydum.

Gecenin üçünde hıçkırıklara uyanana dek.

"Jane? N'ne oluyor?"

Dirseklerimden destek alıp asamla ışık yaktım. Ağlayan gerçekten de Jane'di.

Baloda giydiği elbise hala üzerindeydi. Altın renkli tokalar başından sarkmıştı. Doğrulup ayaklarımı yataktan çıkardım. "Jane? Kötü bir şey mi oldu?"

Daha şiddetli ağlayarak yüzünü ellerine kapattı. Yanına oturup saçlarını arkaya çektim. "Neyin var? David'e mi bir şey oldu?"

Derin derin nefesler alıp kızarık burnuyla baktı. "David nişanlanıyormuş."

Dilime gelen birçok saygısız sözü yuttum. "..Kiminle?"

"Grace Macnair'le. Anlaşmalı evlilik."

Bir nevi şok olmuştum –böyle işlerden hiç anlamıyordum– parmaklarımla yüzünü sildim. "Ne olacak yani? Evlenecekler mi?"

"David istemiyor. Gecenin sonunda söyledi... zaten bu yüz yüze söylemesi gereken bi şeymiş, o yüzden baloya gelmişmiş. Sözde o da evlenmek istemiyor. Bilmiyorum, onu görmeye daha fazla dayanamadım."

Öylece gözlerimi kırpıştırdım.

"Ben şimdi ne yapacağım Driz? Onunla hayallerim vardı, hayallerimiz vardı! Şey, sana komik gelebilir ama... Biz evlenecektik onunla."

"Niye komik gelsin ki." diye mırıldandım.

"Belli ki ailesi bir sene daha beklemeye dayanamıyor. Belki de Macnairlerle bir iş anlaşması yapmışlardır. Of! Hayatımın birilerinin canı istemiyor diye çöpe gitmesini istemiyorum Driz!"

"David... David istemiyor dedin değil mi? Ailesine karşı çıkmış mı?"

Başını salladı. "Kavgalıymış. Annesinin bizim birbirimizi sevdiğimizden haberi vardı."

"Sen de... David'i çok seviyor ve ona güveniyorsun?"

"Çok." dedi sıkışmış bir nefesle.

"Basit." diye omuz silktim. "Kaçın o zaman."

"Ne?!"

Sonraki uykumdan çalınmış yarım saat boyunca Jane'in maceraya alışık olmayan bünyesini kendi hayatını kurmak istiyorsa bazı zorluklardan geçmesi gerektiği gibi cümlelerle kaçma fikrine alıştırdım. İstediği şey meslek değil de evlilik olduğuna göre yedinci senesini okumasa bir şey kaybetmezdi. David onu her şeyini bırakıp kaçacak kadar seviyorsa, güven problemleri yaşamasına gerek yoktu. Aileleri onları elbet bir gün kabul ederdi. Sonuçta safkanlar arası bir beraberlikti.

Gözyaşları kurudu. Hemen bir mektup yazdı. David de bu yola baş koyarsa, yaz tatili sonunda Jane Greengrass belki safkan asaletinden uzakta ama evli ve mutlu olacaktı.

Yataklarımıza uzanmıştık. Yüzünü buruşturarak benden tarafa döndü. "Düğünüm olmayacak. Çeyizim olmayacak. Gelinliğim olmayacak."

"David sana bir gelinlik alır, giymeye heveslendiğini biliyordur. Hem bunlar önemsiz şeyler."

"Biliyorum... biliyorum da, düğünümde çiçeği sana atacaktım. Hatta kimin tutacağından emin olmak için özel bir tılsım bile öğrendim."

Kahkaha attım. "Çiçek mi? Evet. Başka türlü evlenemem zaten."

The Awkward Life of Drizella BlanchardHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin