25// Cehennemde Korunma Yolları

2.1K 103 579
                                    

Babam ve Barty karşı karşıya duruyordu. Kafamı en yakın duvara vurmak istedim.

Babamın sesini duyunca elmahkum aşağı inmiştik. Odamdan geçip zemin kata vardığımızda etrafımız sarılmıştı. Babam suçluları yakalamış cingöz ifadesiyle bahçeden içeri girmişti. Annem muhtemelen erken yattığından uykusu bölünmüştü, üzerinde beyaz bir gecelik vardı ve mahmurlukla bakıyordu. Gregor ise odasından inmişti, göz altları bu saate kadar kitap okuduğunu açıklıyordu. Nedense kimsede Barty'i evimizde görmenin şaşkınlığı yoktu, ben mi fazla korkuyordum anlamıyordum.

İkimiz onların ortasında suçlu gibi bekliyorduk, eve giren hırsızlar gibi, ve Barty ile suçlu durumunda beklemek burnumun direğini nostalji ile sızlatıyordu.

Gözlerimi kaçırmıyordum, aksine ne yapacaklarını görmek için hepsinde dolaşıyorlardı. Ne denirdi ki? Kızlarını bir erkekle basmışlardı, hem de çatıda. Ne çeşit bir rüya bu?

Babam en sonunda kafasını yana yatırdı, dudaklarındaki sinsi gülümsemeyi salıverdi. "Bak sen şu işe." Çenesiyle Barty'i işaret etti, "Kaderin bu mu?"

'Öyle biri olsa sizden neden saklayayım ki? Tutar kolundan getiririm, 'bu çocuk benim kaderim' derim.'

Bir nefes vererek gözlerimi yumdum. Bana kızmayacaklardı hayır; daha kötüsü benimle sonsuza dek alay edeceklerdi. Kısa bir anlığına Barty'e bakarak yutkundum. "Değil."

"Hadi ordan!"

Olaya merdiven duvarına yaslanarak seyirci olan Gregor'a döndük hepimiz. Kollarını kavuşturmuş, meymenetsiz bir ifadeyle devam etti, "Sırık bu işte."

Annemin uykulu gözleri sonuna kadar açıldı. "Sırık sen misin?"

"Sırık mı?" dedi Barty annemin sorusuyla afallayarak. Sonra boğazını temizledi. "Adım Barty Crouch, Junior."

Annem -beyaz gecelikli, pembe terlikli, saçları salık koca kadın- bastırılmış bir çığlıkla tepindi bana bakarak. "Barty Crouch??" Sonra babama döndü, "Barty Crouch dedi, duyuyor musun Xavier?"

"Duyuyorum Irma." diye mırıldandı babam anneme garip garip bakarak.

Sonra tüm ciddiyetini tekrar bize verdi. "Sorgu dahilinde yöneltmem gereken bir soru var tahmin edersiniz ki: Bu ifritin gecenin bir vakti çatımızda ne işi var?"

"Burası seherbazlık bürosu değil baba."

"Irma, küçük bir ucube yetiştirmişiz."

Annem 'aynı sen' dercesine omuzlarını silkti.

Babam bu jesti görmezden geldi, "Tekrar soruyorum Mary. Bu ifritin—"

"Benim adım ifrit değil, Barty Crouch ve tanıştığımıza memnun oldum bayım. Kızınızı ziyarete gelmiştim. Kendisi özel bir arkadaşım." Barty'nin araya girmesiyle nefesimi tuttum. Sıkması için elini babama uzatmıştı.

Babamın sözünü kesmesi felaketi bir yana, sesi buz gibiydi. Onu dürtüp Gryffindorlarla çıkan bir kavgada olmadığımızı hatırlatma isteğiyle tutuştum. Babamın gözlerine korkusuzca, küstahça bakması işi ancak yokuşa sürerdi ve ikisi arasında kaldığım bir sahneyi düşünemiyordum bile.

Babam elini sıkmadı. Elbette sıkmadı, sadece mücevher yeşili gözleri onu süzdü.

"Özel bir arkadaş, ha?"

Lanet Barty ilk seherbaz sorgundan memnun musun?

"Eğer arkadaşsanız," dedi babam bir kez bile kırpmadığı gözler bana gidip gelirken. "o halde seni en iyi şekilde ağırlamalıyız. Sen Mary'nin kusuruna bakma. Çatının üstü hiçbir zaman bir misafiri ağırlamak için uygun yer değildir."

The Awkward Life of Drizella BlanchardHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin