" Nabız yok"
"CPR hemen!"
(kalp durduğunda verilen yapay solunum veya verilen ilaç)Gözümü açamıyordum. Ağzımın üzerinde olduğunu hissettiğim bir aletten garip bir ilaç kokusu soluyordum. Vücudumu hissetmiyordum ama kurulan bu cümleler benim için değildi biliyordum.
"Evet oldu. V-fib hocam"
(kalbinin atımının ritimsiz de olsa hissedilmesi)"Defibrilatör çabuk" (elektro sok cihazi)
"Hazır"
"Çekilin"
Bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor ama dönüp ne olduğuna bakamayacak kadar uyuşuktum. Kimin kalbinin durduğunu düşündüm bulamadım. Ne olduğunu da anlamıyordum açıkçası. Annem o kulübedeydi sonra Park amca geldi evet buraya kadar hatırlıyorum ama sonrası yok.
Ah evet sonra patlama oldu annem korkmuş olmalı ki kalbi durmuş. Hadi Baekhyun aç gözlerini. Koş sarıl annene kalbini iyilestirirsin sen.
"Ameliyata alıyoruz kurşun kritik yerde efendim!"
Ne kurşunu! Annemin silahlarla işi olmaz ki. Evet askerdi ama ben doğunca bırakmıştı mesleğini. Asker olamayacak kadar narin bir kadındı vücudunda kurşun olamayacak kadar nahif, zarif biri. Lânet gözlerim neden açılmıyor. Vücudumu neden hissedemiyorum.
"Burada kimseyi bırakmaya niyetim yok doktor ikisi de benimle eve gelecek. Nefes alır halde!" Bu Park amcanın sesiydi. Ama sesi öyle tehditkardı ki karşısındaki doktor bir an sesini bulamadı sandım.
"Efendim oğlunuzun durumu ameliyattan sonra belli olacak ama damadınızın durumu iyi sadece bir savunma mekanizmasi geliştirdiği için uyanamıyor "
Oğul? Damat? Oğlu kimdi ? Damat kimdi ? Park amca kim için bu kadar endişeliydi. Hadi gözünü aç Baekhyun, aç da o güzel gülen çocuğa bak biraz daha iyi hisset hadi!
Tanrım şimdi neden ağlıyorum ben. Içimdeki bu yangın niçin. Içimdeki bu büyük boşluk niçin kim için? Hey ! Ben henüz annemi kaybetmedim niçin kalbim cenaze yeri. Hem ben henüz 9 yaşındayım annem beni bırakamaz. Bırakırsa babam çok üzülür bana bakamadığı için kırılır anneme. Biraz uyumak iyi gelecektir uyumalıyım.
...
Zihnimin içinde bana ait olmayan görüntülerle dolu. Bu görüntüleri istemiyorum ben. Hiç sevmedim. Bağıra bağıra ağlamama sebep olacak kabusları istemiyorum tanrım. Hayır uyanmak istemiyorum. Uyandığımda duymak istemeyeceğim şeyler olacak. Uyumalıyım.
...
Boğuluyorum, nefes alamıyorum. Verilen solunum cihazını aniden ağzımdan çekince bile nefes alamadım. Karşımda nefes alamayan Chanyeol dururken benim nefes alıyor olmam haksızlıktı. Gözlerimi açtığımda ışıklarla döşenmiş tavanla bakıştım bir süre. Doktorlar gelip bir kaç şey söylediler. Duymadım. Içeriye hızlıca Park baba girdi. Gözünde güneş gözlükleri. Duygusunu saklamaya çalıştığı an yaptığı şeydir. Ağladığında kimse görmesin diye gece vakti gözlük taktığını bile görmüştüm. Hemen yanıma gelip elini yanağıma koyup eğildi yüzüme doğru
"Oğlum iyi misin?"
Kafamı iki yana sallayıp konuştum "baba Yeol orada nefes alamıyor gidelim yalvarırım." Bir yandan konuşup bir yandan kolumdaki serumdan kurtulmaya çalışıyordum. Hızlı hareket edip yetişmem lazımdı.
"Sakin ol o burada şu an ameliyatta, şükür sen iyisin" deyip saçlarıma öpücük kondurdu.
Ameliyat! Yoksa rüyamda duyduklarım hissettiklerim Chanyeol için söylenenler miydi?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gratefulness/ Minnet
FanfictionMerhaba ben Park Beakhy.. ahh özür dilerim Byun Baekhyun. 7 yıllık evliliğim bitmiş olsa da henüz alışamadım. Her neyse. Şu an benim restoranımda eski eşim Park Chanyeol bir kadınla benim yaptığım yemeği yiyerek soft bir sohbet içerisinde. Kıskanıyo...