"Hayır evlat" dedi Park baba. "Göremeyeceksin ama şimdilik, en kısa zamanda bize gelecek baban eminim" dedi yüzünde hafif gülümsemeyle.
Ben anlamıyordum. Bunca şeyi ben bir kod için mi yaşadım. Her ne ise eğer canı cehenneme...
"Gidelim mi simdi" dedi Park baba ayaklanirken. " ama Chanyeol gelmedi daha " dedim. Onun gelmesi gerekiyordu benimle. Ben onsuz hiç bir şey yapmak istemiyordum. O benim farkında olmadan yarattığım sığınağımdı. Gülümsedi Park baba. " Oraya onun gelmesi gerekmiyor evlat. Ikimiz de gayet üstesinden geliriz" dedi kolunu bukerek. Sesi sanki bir savaş kazanmaya gidiyormuş da zafer nidalarını atmayı bekliyormuş gibiydi. Ben hala kımıldamayınca " tamam Chanyeol e haber verelim o eve gelince bizi beklesin" dedi.
Gülümsedim kafamı sallayıp onayladım. O ara Chanyeol 'ün korumasından birini aradı gerekli şeyleri söyledikten sonra kapatıp " hadi" dedi. Gittik.
Devasa büyüklükte bir plazaya gelmiştik. Eğer koşabilseydim şu an içeriye uçmuş bütün merak duygumu tatmin etmiştim bile, ama şu an sadece sandalyeme oturtulmayı bekliyordum. Akıllı çocuklar gibi. Içeri geçtik herkes istisnasız herkes önümüzde eğiliyordu. Asansorle kısa bi yolculugumuzdan sonra bi odaya girdik. Masada oturan adam telaşla ayaklanıp önümüzde eğildi. Bende tam eğilip selam verecektim ki, Park baba omuzumdan tuttu ve ifadesiz bi şekilde hala adama bakıyordu. Bana dönüp hafif kafa salladı eğilmemem gerektiğini anladım. Ama sebebini anlamadım.
" efendim her şey hazır sadece sizi ve kodu bekliyoruz. " dedi eğilip doğrulan adam. Park baba hala ifadesiz halini bozmadan inanılmaz ürkütücü sesiyle " Gidelim " dedi sadece ve yürüdük. Yürüdük evet hemen nasıl yürüdüm diye mızırdanmayın. Onlar yürürken yanlarında bende sandalyeyle ilerliyorsam bende yürüyor oluyorum çünkü. Park baba ve ben yanyana diğer herkes bir adam arkamızda yürüyordu.
Bir odaya girdik onlarca masa vardı. Üzerinde neredeyse gözleri kan çanağına dönmüş çalışan insanlar. Içeri girdigimiz gibi herkes ayaklanıp eğildi. Bende eğilip selamlarını karşılayıp karşılamama arasında kararsız kalmışken Park baba elini tekrar omzuma atıp beni dik durmam için yönlendirdi. Dışardan biri tutuşu sadece evladına dokunan bir baba hareketi olduğunu düşünür fakat tutuşu öyle bir tutuş ki adeta dik durmam için emreder gibiydi benim için. Ve ben Park babayı ilk defa bu kadar soğuk kanlı ve sert görüyordum.
Içlerinde şef olduğunu anladığım bir adam bize yaklaşıp " efendim gelen paraya dahil edilen kodu aldık fakat anahtar şifreler yok. " diyince Park baba bana dönüp gidelim dedi. Başka bir odaya geçince beni yüz üstü bir sedye türü bir yere yatırdılar. Korkmuyordum. Tedirgin de değildim. Park baba varken korku neydi unutmuştum.
"Istersen gözlerini kapat evlat ışınlar gözlerine zarar vermesin" dedi Park baba az önceki ifadesiz soğuk sesinden hayli uzak baba tavırla. Kapattım. Garip sesler vücudumda belli belirsiz sıcaklıklar hissediyordum. Ama gözlerimi açmadım. " bitti " dedi içerdeki adam. Beni tekrar sandalyeye oturtunca hemen Park babanın yanına gittim. Neden bilmiyorum ama elini tutmak istedim. Ama o etrafa bu kadar katı ve soğuk dururken elimi tutmak istemezdi belki diye düşünüp elimi yarı yoldan geri çektim.
Elimde Park babamın elini hissettim kafamı kaldırıp bakınca diğer eliyle sus işareti yapıp göz kırptı. Gülümsemeyi ihmal etmeden. Odadan çıktık o halde. Bu kez yüzündeki gülümseme tekrar yerini soğuk ifadeye bıraktı. Oradan anladığım şuydu ki bu ortamda ben hariç herkese soğuktu. Kendimi özel hissettim eheheh.
Ilk geldiğimiz odaya girdik. Park baba masaya geçip oturdu odanın sahibi hemen yanında elpence duruyordu yanında. " anahtarı aldınız şifreyle kodu da bu hafta içinde Kanada da olsun. Yeterince gecikme yaşadık eski aylık rutine dönün " dedi ve hızla ayağa kalkıp hiç kimseye birşey demeden odadan çıktık.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gratefulness/ Minnet
FanfictionMerhaba ben Park Beakhy.. ahh özür dilerim Byun Baekhyun. 7 yıllık evliliğim bitmiş olsa da henüz alışamadım. Her neyse. Şu an benim restoranımda eski eşim Park Chanyeol bir kadınla benim yaptığım yemeği yiyerek soft bir sohbet içerisinde. Kıskanıyo...