28

422 37 19
                                    


"Hayır onu da içemezsin Yeol! Farkında mısın hala ilaç kullanıyorsun! "

"Neredeyse 2 hafta oldu ve ben artık iyileştim ilaçları kullanmak istemiyorum."

Bütün yalvarışlarını zorda olsa görmezden gelebiliyordum hala, bir kaç güne tamamen iyileşince kontrol edemeyeceğimi çok iyi bildiğimden şimdilik yapabildiklerimi yapıyordum. Şu an içki içmek için yarım saattir amansız bir tartışma sürdürdüğümüzün henüz farkında değildi ve farkında olmadığı diğer şey ise hala inadımın kırılmasını beklemesiydi. Çok fazla inatçı biri olmasam da söz konusu sağlık olunca taviz vermiyordum.

Geçen iki hafta bize bir şeyler katmıştı. Ben bir nebze daha özgür hissediyordum pesimdeki o çirkin varlık elimizdeydi. Park babanın tüm reddedişlerini aldırmayarak hatta evden kaçarım temalı tehditler savurarak intikamını bizim alacağımıza nazikçe ikna ettirmişti Yeol. Tek yapmamız gereken biraz daha beklemek. Çünkü ben bir ay onun gün ışığı görmeyen bir mahzende kitli kalmasını istemiştim. Ayrıca Yeolun biraz daha iyileşmesini bekliyorduk. Bu süreçte okula gitmemiştim.

Lisa bir ara yanıma gelmişti. Keyfi pek yerinde değildi sorunca geçiştirmişti önce. Israr etmeyip odada kahve içiyorduk ki o an derslerden bahsederken hatta etin pişme derecelerinden bahsederken birden " Sehun kızlardan hoşlanmıyormuş." Dedi.

"Evet orta pişmiş ve az pişmiş et için tavanın şarapla mari- .. Ne!" Dedim sesimin birden yüksek çıktığını umursamadım. Biz en son yemekten bahsederken Sehunun araya kaynamasına anlam veremesem de, Lisa için Sehunun lezzetli bir yemek olup olamayacağı aklımda belirse de ilgili bir arkadaş olup hemen konuyu açmasını istedim. Lisa, Sehun a ilgisini açıklayınca Sehun olabildiğince kibar bir şekilde kesinlikle kızlardan hoşlanmadığını hatta erkekler arasında dahi keskin hatları olan yakışıklı ve üstü sayılabilecek kriterleri olduğunu utanmadan ortaya dökmüş. Hayır utanması gereken nokta yönelimi değil, ona ilgisi olan bir kıza karşı kriterlerini belirtmesi tabiki. Lisa her ne kadar uzulmedigini söylese de bir nebze içinde burukluk olduğunu fark etmiştim.

Aradan bir kaç hafta daha geçince artık icimdeki intikam ateşi daha da alevleniyordu. Her ne kadar Yeol kendi intikam almak istese de bunun benim hakkım olduğunu çok iyi biliyordu. Benim kimsesizliğimin sorumlusu Lee Kang Jea. Annemi benden alan beni yıllarca umutsuzluğa hapseden adam. Çirlik varlık. Canını yakmak için gün saydığım varlık.

Park babanın odasında korumalara direktif veren Park babanın işinin bitmesini bekliyorduk. Yeol tamamen iyileşmişti artık ama nedense odada yalnız kalınca sürekli bir yerlerinin ağrıdığını idda edip duruyordu. Aramızda kalsın ama bu süreçte annesi babası ve benim tarafımdan yoğun bir ilgiye maruz kaldı ama yavaş yavaş eksilince kabullenemedi. Annesi ve Jongin bir süre sonra gitmek zorunda kalınca Park baba işlerinin başına dönünce elinde kalan bir adet Baekhyun a tabiki nazlanacaktı. Bu durumda şikâyetçi miydim asla!. Ömrüm boyunca bir bebek gibi onunla ilgilenebilirdim tabi ara ara nedenini anlamadığım tripleri olmasa daha güzel olabilirdi ama onu da görmezden gelebiliyordum.

"Eveet, günü geldi ama çocuklar içim hiç rahat değil, bunu bana bıraksanız?" Dedi Park baba korumaları odadan gönderdikten sonra.

"Baba benden her şeyimi alan ve yine her seyimi almaya çalışan birinin cezasını ben veremez miyim." Dedim. Aslında soru sormadım Park babaya. Niyetimin net olduğunun o da farkındaydı. Sesimin de kararlı oluşu onu biraz daha zorluyordu. Chanyeol hiç karışmadı. Önceleri babasını durdurma sebebinin benim için olduğunu bu sayede anlamıştım. Zor ikna etme çabalarımızdan sonra kabul etmiş korumalara emrin bizde olduğu bildirmişti.

Gratefulness/ Minnet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin