Bataklık (16. Bölüm)

240 12 0
                                    

Melek bahçeye çıkıp oturmuştu, dışarısı biraz soğuktu. Bir anda omuzlarına bırakılan hırkayı fark etti.

Karaca: Bu saatte bu soğukta, burada olduğuna göre canını sıkan bir şey var. Anlatmak ister misin?

-Benden nefret etmiyor musun sen?

-Neden edeyim? Senin bize ne zararın dokundu?

-Babamı suçlamayı bırakacak mısın?

- Senin baban suçlu, katil. Ama benim bütün ailem suçlu katil, bu Çukur 'un bataklığında batıp kalacağız biz. Eğer babanı seviyorsan onu götür buradan yoksa babana da sana da Çukur 'da batmaktan başka bir şey olmaz, kazanamazsınız.

Melek, Karacanın onun kuzeni olduğunu biliyordu. Bu evdeki insanların onun ailesi olduğunu da biliyordu. Babası onlardan intikamını almaya gelmişti ve ne olursa olsun bu intikamdan vazgeçmezdi.

O an Karaca'ya her şeyi anlatmak istemişti. Ona sarılıp bütün gece ağlamak istemişti. Ama yapamazdı çünkü o babasının kızıydı, ağlayacaksa babasının yanında ağlayacaktı. Babası onun yalnız ağlamasını istemezdi. O yüzden bir kere daha içinde yaşamak zorundaydı.

-Benim babam zaten bataklıktan çıkıp geldi şimdi batarsa yine çıkmasını bilir sen merak etme.

-Bak burası senin bildiğin yerlere benzemez.

-Bu seni ilgilendirmiyor.

-Peki, nasıl istersen.

Karaca gitmişti. Saat 01.30

Melek'in telefonu çalar. Arayan babasıydı.

-Alo, meleğim.

-Baba, iyi misin sen?

-İyiyim güzelim merak etme. Bir şeyler oldu orada kalman güvenli değil ben birilerini gönderip seni aldıracağım birkaç eşyanı hazırla.

-Baba olanları biliyorum. Kahraman Koçovalı yı öldürmüşsün, beni alıp Koçovalıların evine getirdiler karşılığında senden birinin parasını mı ne isteyeceklermiş. Sonra da bu ölüm mevzusu çıkınca kaldı.

-Melek ne diyorsun sen? İyi misin bir şey yaptılar mı sana?

-Hayır baba, iyiyim ben merak etme. Kendine dikkat et eğer seni öldürürlerse sen de beni öldü bil tamam mı?

-Ya Melek, sen bir çıkış filan bul ben seni aldıracağım çıkınca ara beni gitmen gereken yeri söyleyeceğim.

-Baba kapıda korumalar var nasıl çıkabilirim?

-Melek o evin mutlaka başka çıkış yeri filan vardır, dikkatli ol.

-Tamam.

Melek telefonu kapatıp evin arka bahçesinde dolaşmaya başlar. Yırtılmış bir tel görür. Elleriyle biraz daha aralarken elleri daha çok acımaya başlamıştı. O anda arkasında duyduğu sesle irkilmişti.

-Gidin buradan, kurtarın kendinizi.

-Ya Karaca, sen beni mi takip ediyorsun?

-Yani, telefon konuşmalarını duydum. Akıllı kızsın. Al bu bıçağı, teli kes ve git.

-Neden yapıyorsun?

-Annen nerede? Ya öldü ya da tanımadın bilmiyorum. Eğer babanı da kaybedersen tek başına kalırsın.

-Teşekkür ederim. (Melek ağlayarak Karaca'ya sarılır ve Karaca' da ona.)

Karaca etrafına bakarak eve gider. Melek teli keser ve dışarı çıkar, önce buradaki evlerine gidip korumalara olanları söyler. Babasını aramamıştı. Odasına gidip birkaç eşyasın alı babasına da birkaç ihtiyaç aldıktan sonra babasının ona yazdığı mektupları ve küçükken annesine yazdığı mektupları çatasına koyup babasını arar.

-Alo baba.

-Canım çıktın mı?

-Evet, evdeyim şimdi eşyalarımızı aldım ne yapayım?

-Ya sen beni çıktığın anda arasana eşyalarla ne uğraşıyorsun?

-Ya tamam işte birkaç bir şey aldım.

-Şimdi ben birini göndereceğim sana telefonu verecek benim sesimi duyarsan bin ben değilsem evden çıkma korumalar da mutlaka yanında olsun.

-Tamam.

Bir süre sonra bir araba gelir korumalar arabaya yaklaştığında telefonu Melek'e uzatır ve babasının sesini duyduktan sonra arabaya biner.

-Babam bizi nerede bekliyor?

-Küçük bir kulübede bekliyor, 1 saate varırız.

ÇUKUR (Babasının Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin