Annemin Yanına... (21. Bölüm)

230 10 3
                                    

Kahvaltıları bitmişti.

-Baba hadi. Bir de bana dersin uyuşuk diye in aşağı hadi gidelim.

-Melek 'cim sakin sakin gideceğiz kimseye görünmeden geri geleceğiz.

-Ya tamam baba.

Arabaya binerler, mezarlığa gittiklerinde yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya devam ediyordu.

-Melek al şu şemsiyeyi.

-Tamam.

Annesinin mezarına geldiğinde içindeki boşluğun sızladığını hissetmişti. Babası arkasından sımsıkı sarılıp paltosunu da çıkarıp kızının minik bedenine sarmıştı.

-Baba, annem de beni özlüyor mudur?

-Özlemez mi kızım? Hem de çok özlemiştir.

-Anne, nasılsın? Ben iyiyim merak etme. Karnım da tok, üşümüyorum da. Hasta olmadım, hafif ateşim varmış babam söyledi. Çok çabuk hasta oluyorum sanırım. Gerçi sen biliyorsundur. Vücuduma hiç anne sütü girmediği için, mikroplar çok çabuk yeniyorlar beni.

Kızının son cümlesi ile yüzünün kasıldığını hissetmişti Vartolu.

-Canım, ben seni bütün mikroplardan korurum sen sakın korkma.

-Annem gibi kimse koruyamaz ki. Evet sen de benim babamsın sen de beni koruyup seversin ama hiçbir zaman annemin yerini alamazsın. Beni anlıyorsun değil mi baba?

Kızının ellerini öperek ''Biliyorum güzelim, ben seni sen anlatmasan da anlıyorum''

Cumali: Vartolu!

Arkadan gelen sesle duyulan kurşun sesi bir olmuştu.

-Melek saklan.

Melek babasına sımsıkı sarılmıştı.

Vartolu ve birkaç adamı Cumali'nin adamlarına karşılık verirken, Vartolu Melek'i kucağına alıp mezar taşlarının arkasına saklamıştı. O kadar çaresizdi ki kızını kaybetmek için ölümün arkasına saklamak zorunda kalmıştı.

Yamaç: Durun.(Havaya ateş etmişti)

Cumali: Yamaç, bu adam benim kardeşimi öldürdü. Senin abini öldürdü. Ne yapalım boş boş ölsün diye mi bekleyelim?

Yamaç: Abi şimdi yeri değil kızının canını tehlikeye atamayız.

Vartolu: Görülecek bir hesabınız varsa ben yalnızken görürsünüz. Sizin bu yaptığınız racona sığar mı?

Cumali: Sus lan.

Vartolu'nun adamı: Abi, abi Melek vurulmuş.

Vartolu yüreğinin paramparça olduğunu hissetmişti. O an onun için bütün dünya kararmıştı, sadece kızını kendi kucağında ölüme teslim etmesi vardı aklında. Koşarak kızının yanına gittiğinde kanlar içinde kalmış bedenini görmüştü. Kendi ellerine bakmıştı kızının kanı ellerindeydi. Kucağında taşıdığı kızının vurulduğunu fark etmemişti. Başını dizlerinin üzerine alarak üzerinde sarılı olan paltoyu daha sıkı sarmıştı.

-Melek, Melek kızım kalksana. Hadi güzelim. Melek kalk, lütfen meleğim.

-Baba, annemin yanına...

-Hayır, hayır izin veremem. Şimdi değil. (Ağlayarak)

Kızının ağızından çıkan son sözler olabilirdi bunlar. Vartolu, çaresizce etrafına bakınıyordu.

Yamaç: ( sessizce) Abi arabaya binip gidiyorsun hemen.

Araba sesini duyduğu anda kızının elini bırakmadan çaresizce ateş etmeye başlamıştı.

-Remzi, arabayı getir hastaneye gidiyoruz. Üşür benim kızım burada.

Arabaya bindiklerinde kızının küçük göz hareketlerinden başka hiçbir hareketi yoktu. Acı çektiğini bilmek Vartolu'yu hem sevindiriyor hem de üzüyordu. Kızı yaşıyordu küçük bir umut olsa da yaşıyordu, acı çekiyordu. Ama her acı hissettiğinde babasından bir parça eksiliyordu. Hastaneye varmışlardı. Çukur'un hastanesine.

-Doktor, doktor çağırın ne olur kızım ölüyor.

Sedye gelmişti kollarından sedyeye yatırdığı kızı artık hiç hareket etmiyordu. 

ÇUKUR (Babasının Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin