Anne Özlemi (20. Bölüm)

204 9 0
                                    

Vartolu gece yarısı uyanmış kızının masum yüzünü izliyor ve çektiği acıları düşünüyordu.

Flashback: 3 yıl önce

-Baba gelme, annem çağırıyor onun yanına gideceğim.

-Babacığım hadi gel güzelim, bak beni de korkutuyorsun.

-Baba gitmek istiyorum.

Melek evin çatısına çıkmıştı, amacı kendini atmak değildi. İleride gördüğü köprünün üzerinden geçip annesinin kollarına girmek istiyordu. Kendini suçlu hissetmişti hayatı boyunca annesinin onun yüzünden öldüğünü düşünmüştü. Babası ne kadar annesinin hastalık yüzünden öldüğünü söylese de onu hiç emzirememiş olması, sarılıp saçlarını okşayamaması, ona bir kere bile ''Kızım'' diyememesi kendini annesinin katili olarak hissettirirdi. Yaşadığı o kadar ölüm korkusu, babasının ölme riski, çatışma ortasında kalma, bütün bunlar ona çok ağı gelmişti. Psikologlar ne kadar çözüm bulsalar da Melek suçluluk duygusunu bastıramıyordu. Annesinin bir türlü duyamadığı sesini, yüzünü, şefkatini göremese de hissetmek istiyordu. Şizofreni tansı koyulmuştu, o küçücük yaşlarda, minik omuzuna anne sevgisi görmeyen yüreğine bu çok ağır gelmişti.

-Babacığım lütfen bak annene gitmene daha çok var, hadi gel.

-Özler misin beni?

-Özlerim, hadi ver elini.

Melek ellerini babasına teslim eder. Babası onu tuttuğu anda kucağına alıp merdivenlerden evin içine getirir.

-Canım, meleğim benim.

-Baba, annem üzüldü.

-Hayır, güzelim annen sen hayatta olduğun için çok daha mutlu.

Vartolu kızına annesinin öldüğünü söylediği için vicdan azabı çekiyordu fakat annesi ile pavyon da tanışmıştı, sonrasında da aralarında hiçbir sevgi bağı olmadan dünyaya gözlerini açan kızını annesinin istemediği kız olmaktan kurtarıp onu babasının meleği yapmıştı. Çektiği acıları kızına yaşatmaya hakkı yoktu.

-Baba, uyumadın mı sen?

-Uyandım bir baktım karşı da bir melek yatıyor. Ben de izlemek istedim.

-Ya çok tatlısınız beyefendi. Sizin gibi düşünen çok fazla insan var. Hastam çoktur bilirsiniz.

-Melek ben göstereceğim sana hastaları. Asıl senin o hastalarını ben hasta ediyorum, gözlerini oyuyorum onların.

-Sinirlenme yakışıklı.

-Melek, benim de hastam çok biliyor musun? Kadınlar beni gördüler mi kendilerinden geçiyorlar.

-Baba!

-Tamam, tamam sakin minik ejderham benim.

-Uykumu açma uyuyacağım ben. Baba beni erken kaldırır mısın?

-Tamam prensesim. Hadi uyu sen.

Tekrar uyurlar uyandıklarında saat 11 idi.

-Baba kalk. Bir de erken kaldıracaktın beni.

-Ne oldu yav?

-Sabah olmuş baba hatta ne sabahı öğlen olmuş.

-Yav sen niye bu kadar sinirlisin?

-Baba annemin ölüm tarihi bugün, ben bütün günümü onunla geçirmek istiyorum. Onun yanına götür beni.

-Babacığım, dışarıda şırıl şırıl yağmur yağıyor ve biz Çukur'a gidersek sağ çıkamayız. Bugün olmaz.

Melek'in gözleri dolar.

-Sen annenin mezarına gidemediğin için kendini ne kadar suçlu hissediyorsun değil mi? Biri görür de anlar diye korkuyorsun.

-Ben annemi hiç görmedim, sadece bir kere gittim. 16 yıl içinde sadece bir kere gidebildim o da kendi doğum günümde. Lütfen. Ben kendim de giderim.

-Tamam Melek götüreceğim. Kahvaltımızı yapalım.

-Seni çok seviyorum baba.

ÇUKUR (Babasının Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin