Okul çıkışında babamın adamlarından birinin beni beklediğini gördüm. Ona görünmeden Mert'in yanına gittim. ''Mert, biz daha sonra mı buluşsak acaba?''
Mert anlamayan bakışlarla bana bakmaya devam ediyordu. ''Neden ki bir sorun mu var?'' Arkamı kontrol ederek ''Ya şey babamın adamlarından biri kapıda beni bekliyor. Şimdi seni yanımda görürse babama haber uçar, zaten biliyorsun babam şu sıralar seninle olmamı pek istemiyor.'' Mert'in yüzü düşmüştü. ''Tamam, sorun olmaz. Dikkat çekmeyelim fazla eve gidince yaz mutlaka bana. Merak ediyorum.''
''Kimi merak ediyorsun?'' Mert afallamış bir şekilde bakışlarını kaçırıyordu. ''Ya şey seni merak ederim yani. Neyse ya sen git artık merak ederler görmesinler bizi.''
Mert' e el sallayarak arkama dönüp gitmiştim. Arabaya binip eve gitmiştim. Evde babam yoktu ben de üstümü değiştirip bir şeyler yemiştim. Odama geçip Mert'i aramıştım. Çok geçmeden telefonu açmıştı. ''Alo, Melek nasılsın?'' Sesimi kısık tutmaya özen göstererek ''İyiyim, sesini duydum daha da iyi oldum.'' Mert uzun süre sessizliğini korumuştu. ''E şey sevindim o zaman...
Melek, ben seninle bir şey konuşmak istiyorum.'' Melek etrafı kontrol ederek sesini daha da kısmıştı '' E tabii ki! Mert, ben babamla annemi neden anlatmadı, neden sakladı hiç konuşmadım.''
''Babana kırgınsın biliyorum ama şu an da emin ol onun için de çok zor bu durumlar. Seni çok seviyor seni annenden ayırmak istemez. Haklı sebepleri vardır, sabirlı ol mutlaka anlatır sana.''
''Doğru diyorsun. her şeyin zamanı var nasıl olsa. Sen ne diyecektin lafını böldüm ya of özür dilerim.'' Melek babasının ikinci aramaya düştüğünü görünce gerilmişti.
''Ya ben Cengiz mi ne ona hiç güvenemedim. on gerçekten dikkat et. Babanı dinle mutlak.''
''Mert şey ben kapatsam olur mu, babam arıyor da.'' ,
''Ha tamam tamam sorun değil görüşürüz öptüm.'' Telefonu kapatmıştı.
''Babacımm?''
''Melek kimle konuşuyorsun sen iki saattir arıyorum seni.'' Melek içinden bir küfür savurup yalan düşünmeye başladı. ''Şey Saadet abla aradı da sıkıldıysan gel demişti nasılsın filan diye sordu da.'' Vartolu cevap vermemişti. ''Baba? Orada mısınnn?''
''Saadet abla? Hangi Saadet?'' Melek babasının şaşkın sesini sezmişti. ''Şey Koçovalıların evinde kalan bir kadın işte geçen gün gelmişti de.'' Vartolu sessizliğini korumuştu. ''Baba, duyuyor musun?''
''duyuyorum güzelim, eve gelirim birazdan konuşruz.''
''Tamam babacığımm, öptümm.''
''Ben de öptüm güzelim.''
2 saat sonra
Vartolu eve gelmişti ve Saadet'in buraya geldiğini duyduğundan beri aklında tek soru vardı ''Acaba beni tanıdı mı?'' Kapıyı açıp içeri geçmişlerdi. Melek salonda oturuyordu. Babasını görünce sarılmıştı ''hoş geldin''
''Hoş buldum kızım.'' İkisi de oturmuşlardı ne konuşmak istedikleri açıktı fakat bu konuşmanın gizli kalan öfkeyi alevlendireceğini de biliyorlardı. Buna rağmen ilk konuyu açan Melek oldu. ''Baba, neden sakladın annemi benden?'' Vartolu böyle bir soru beklemiyordu. Kızına yalan söylemek istemiyordu ama onu incitmek son isteyeceği şeydi. '''Baba, annemi nasıl bulduğu mu sormadın. Beni terk ettiğini nasıl öğrendiğimi sormadın. Baba bir şey söyle bana lütfen, sessiz kalma artık.'' Vartolu derin bir nefes alarak kızıma bakmıştı. ''Ne söyleyebilirim ki. Nasıl öğrendiğini sormama gerek yok, kimin yetiştirdiği belli zaten.'' Melek söylemekte kararsız kalsa da cesaretini toplayıp ''Cengiz abi...''
Vartolu anlam verememişti. ''Ne Cengiz abi?''
''Annemin yaşadığını bana o söyledi, Mert' ten önce o söyledi yani.'' Vartolu öfkeyle ayağa kalkmıştı. Gözlerini kapatark ''Bir saniye... bir saniye... Ne dedin sen Cengiz iti mi söyledi? Ne demek oluyor bu?''
Melek söylediğine çoktan pişman olmuştu.'' Baba, geçen gece dışarı çıktığımda karşıma çıktı tabii kim olduğunu bilemedim. Anlattı her şeyi ....'baban sana yalan söylüyor' dedi.''
Vartolu 'Melek sen bana bunları nasıl anlatmazsın?''
''Baba çok özür dilerim gerçekten ama kırgındım konuşmak anlatmak bunlar benim en son düşünebileceğim şeylerdi ki hala da öyleyim.''
Vartolu kızını anlasa da Cengiz'in kızına bu kadar yaklaşmış olmasına oldukça sinirlenmişti.
''Bana bunu anlatacaktın Melek. Ne olursa olsun ben bilecektim.'' Babasının bağırışına karşılık Melek de öfkelenmişti. '' Pardon baba çok özür dilerim ya sen annemi benden yıllarca sakla beni onun öldüğüne inandır ama ben bu yaptıklarından dolayı sana kırılmayı bile hak etmeyeyim.''
''Kızım ben onu mu diyorum, bana o adamın seninle konuştuğunu anlatacaktın.''
''Anlatabilecek durumda değildim.''
''Ben ne yaptıysam seni korumak için yaptım, annen seni bıraktı ben sana bunu söyleyemezdim. Nasıl söylenebilir ki bu? Sen benim için çok kıymetlisin bunu biliyorsun ben sana bunu yapamazdım Melek.''
''Ama annemin öldüğünü söyleyebiliyorsun. Bunu bana söylerken hiç canın yanmadı mı baba?''
''Emin ol bu senin daha az canını yakacaktı, benim yaşadığım gibi kinle öfkeyle yaşa istemedim. Senin için en doğru olan buydu ve ben de bunu yaptım.''
''Artık ne yaptığın umurumda değil sen beni annesiz bıraktın ya. Yeter artık bunca zaman annesiz kadım en azından bundan sonra bırak da annemle yaşayayım ona sarılayım.''
Çok çook uzun zamandır bölüm atmamıştım çünkü etkileşim çok düşüktü kararsız kalmıştım fakat bir kaç bölüm yayınlayıp denemekten zarar gelmez:)
Oy ve yorum atarsanız çok mutlu olurummm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR (Babasının Meleği)
FanfictionMelek. Sadece kanatsız bir melekti o. Annesine yılların özlemini duyardı. Babasını herkesten çok sever, onu korumak isterdi. Babasının gözbebeğiydi o. Vartolu Sadettin'in biricik kızıydı. Vartolu'nun Çukur ile olan savaşında en çok zarar görecek ola...