Özür Dilerim (33. Bölüm)

186 8 15
                                    

Cengiz'in sözleriyle Vartolu'nun siniri bin kat daha artmıştı.

-Ne senin kızın, kapa o çeneni. Bir daha bize yaklaşmayacaksınız ne kadar para istiyorsanız söyleyin, son kez veririm sonra da çekip gidin.

-Son kez mi? Bu kadın senin kızının annesi farkında mısın?

-Öyle olsa herkes ana baba. Kızımdan uzak dur!

-Durmazsam ne olur?

-Mezar taşını şimdiden beğen derim.

Vartolu'nun çıktığını gören Mert duvarın arkasına saklanarak, Vartolu'nun arabaya gitmesini beklemişti. Vartolu gittikten sonra motoruna binip hastaneye gitmişti. Vartolu'nun da hastaneye döndüğünü görünce, Melek ile şimdi konuşmanın doğru olmadığını düşünerek evine geri dönmüştü.

Vartolu kızının yanına girdiğinde, Uyuyan bir melek ile karşılaşmıştı ve hemen yanında koltukta uyuya kalan Medet' ini. Melek'in elini tutmuş ve ona bir baba sıcaklığı ile sarılmıştı. Kendine bir şey olduğunda kızına baba gibi bakacak bir amcası vardı. Vartolu, Medet'i uyandırdığı sırada Melek'in de gözleri açılmıştı.

-Baba...

-Kızım, uyumuşsun. Uyandırmadım ben de.

-Medet amca, gidiyor musun sen?

-Evet amcam. Bir isteğin var mı?

-Yok, sağ ol.

-Abi, bir şey olursa beni ararsın. O mevzuyu da sonra konuşuruz.

-Tamam Medet, dikkat et kendine.

Medet kapıdan çıktıktan sonra Melek'in gözleri sinirli bir bakışla babasına dönmüştü.

-Ne oldu küçük kartal?

-Kartal değilim ben, aslanım. Galata Saray'ın aslanı.

-Ben de Beşiktaş'ın kartalıyım, memnun oldum küçük aslan.

-Baba, sen benden ne saklıyorsun? Nereye gittin sen?

-Öncelikle küçük aslan, senden bir şey saklamıyorum. Ayrıca ben nereye gittiğimi sana mı haber vereceğim? (Melek'i kızdırmak için imalı konuşmuştur)

-Tabii ki de haber vereceksin. Benim sana söylememi istiyorsan, sen de söyleyeceksin.

-Emredersiniz prensesim.

-Baba, hani ben senin prensesinim ya. Sen de kral olduğuna göre senin bir de kraliçen vardır değil mi?

Vartolu kızının annesinden bahsettiğini anlayınca onu üzmemek için:

-Evet, benim bir de bir kraliçem vardı. O gitti ama arkasında bana dünya güzeli bir prenses bırakıp gitti.

Kızının gözlerinin dolduğunu fark ettiğinde onu yanına yatarak konuşmaya başlamıştı.

-Babasının karagülü, ben de annemi çok küçük yaşta kaybettim. Babamı hiç tanımadım. Ama şimdi bana çocuğu gibi bakıp, korumak isteyen bir kızım var. Onunda babası ona hem annelik hem de babalık yapıyor ve durumdan çok da mutlu.

Melek gururla babasına yaslanıp uykusuna devam etmişti. Melek uyandıktan sonra bütün zamanlarını eski anılarını konuşarak geçirmişlerdi. Akşam olduğunda doktor odaya gelip sabah taburcu olabileceklerini söylemişti.

Mert, Melek'e mesaj atmıştı.

Mert:

-Melek müsait olunca beni ara.

Vartolu kızının telefonuna gelen bildirimi duyunca çok sevindiğini görünce, telefonu eline alarak mesajı okumuştu.

-Sen neden bu kişiliksiz kişiliği arayacakmışsın? Ayrıca ne bu samimiyet? Ara ne ya? Belki konuşmak istemiyorsun. Kalın kafalı herif ya.

-Baba, saydırmadığın başka söz kaldı mı? Sadece konuşma istiyor, o kadar.

-He Melek sadece konuşmak. Kızım aldanma bu numaralara, zamanın da biz de geçtik bu yollardan.

-O zaman ben de geçebilirim o yollardan.

-Hele bir dene yoluna taş yığmıyor muyum gör sen.

-Of baba.

-Babaya of deme...

-Taş olursun taş. Ben zaten taş gibi kızım.(Gülerek)

-Ben de zaten taş gibi erkeğim, cazibeme yıkılmayan kadın yoktur.

-Baba!

-Tamam aslan, şaka yaptım.

Sabah olmuştu, Vartolu kızının ve kendi eşyalarını toplamıştı.

-Melek, kızım hadi bak gidiyoruz. Hadi kızım.

-Baba ya.

-Ne ya. Kızım kalk.

-İyi kalktım.

-Ağrın filan var mı?

-Çok değil.

-Bir şey olursa söyle.

-Tamam.

Hastaneden çıkıp arabaya binmişlerdi. Çukur' a geldiklerinde Yamaç'ın arabayı durdurduğunu görmüştü.

-Melek inme sakın.

- Yeniden hoş geldin Vartolu.

-Hoş bulduk Yamaç Bey.

-Melek'ten bir özür dileyelim sonra gidersiniz.

-Benden dilersin, kızıma yaklaşmayı bile düşünme Koçovalı.

Melek konuşmaları duyunca dışarı çıkmıştı. Yamaç yanına giderek konuşmaya başlamıştı:

-Geçmiş olsun küçük hanım.

-T-teşekkür ederim.

-O gün o kargaşada kurşunlardan biri sana denk gelmiş.

-Kurşunlardan biri değil, abiniz Cumali tarafından sıkılan kurşunlardandı.

Yamaç Melek'in bu tavırlarının aynı Vartolu' ya benzettiği için tebessüm etmişti.

-Ne oldu, niye gülüyorsun?

-Hiç öylesine, babana çok benziyorsun.

-Çünkü ben babamın kızıyım.

-Öyle canım. Ben gerçekten hem kendi adıma, hem abim, hem de bütün Çukur adına senden özür diliyorum.

-Hayret siz özür diler miydin?

-Sen bizi yanlış tanımışsın, biz haksız olduğumuz zaman özür dileriz? Sen dilemez misin?

-Dilerim ama sizin gibi insanlardan dilemem.

Vartolu: (Yamaç'a bakarak) Melek, arabaya bin kızım.

Melek'in arkasından o da binmişti. En sonunda Koçovalıların yanında olan evlerine varmışlardı.


Gelişmeler hakkında yorumlarınızı bekliyorum. Okuduğunuz için çok teşekkür ederim:)

ÇUKUR (Babasının Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin