Gerçekler Acıdır(25. Bölüm)

184 6 4
                                    

Melek odaya alınmıştı, Vartolu ve Medet yanına girdiklerinde mutlulukları gözlerinden okunuyordu.

-Medet sen eve uğra Melek ile bana bir kaç parça bir şeyler al.

-Amca senin aldığın ayıcık ile kitabımı da getirmeyi unutma bir de diş fırçam ile tarağım. Birkaç kremim de var, onları da eve gidince beni ara ben sana tarif edeceğim yerini.

-Melek sakin kızım.

-Tamam Melek de, abi ben eve gidince bana saldırmazlar değil m?

-Bir şey yapamazlar, benim kızımı vurdular bir bok yapamazlar sen yine de yanına birkaç adam almayı unutma.

-Tamam abi.

Medet hastaneden çıkar.

-Melek, sen tam olarak ne zaman vuruldun?

-İşte, şey Cumali amca ilk kurşun sıktığında siz de karşılık vermiştiniz. O sırada kalbimin altında bir sıcaklık hissi oldu, mermi girmiş. Senin minik kızının bedenini delmiş biliyor musun?(Vartolu'nun gözleri dolar) Sonra da sen beni kucağına alıp sakladın ya sen de telaşlanma diye bir şey söyleyemedim. Zaten konuşamayacak durumdaydım.

-Geçti artık, korkma.

-İlk kez vurulmadım ki daha öncede kolumdan vurulmuştum.

-Ama o zaman sadece sıyırıp geçmişti yine de korkunçtu zaten.

-Ağlamıştın. Ben de babalar ağlar mı diye sana sorup moral veriyordum.

-Aynen, 7-8 yaşlarındaydın. O halde ben seni hastaneye yetiştirmeye çalışıyorum sen de 'Baba sen niye ağlıyorsun?' diyorsun. Hâlbuki kendinde ağlıyorsun.

Ağlamaları küçük tebessümlere dönmüştü.

-Baba telefonumu verir misin? Mert'e haber verelim.

-Telefonunun şarjı yok prenses sonra ararsın.

-Baba, lütfen verir misin?

-Al Melek.

-Sen niye ısınamadın ki bu çocuğa?

-Sen ona kalbini açma benim için sorun olmaz.

-Baba sen de onun iyi biri olduğunu biliyorsun.

-Olabilir, sadece Çukur da yaşıyor olması bile onu kötü yapar.

-Ben de kötüyüm o zaman. Kısa bir sürede olsa hala buradayız.

-Sen babanın meleğisin kötü olabilir misin sen hiç?

-Olamam değil mi?

-Olmazsın prensesim.

Melek Mert'i arar:

-Alo Mert, nasılsın?

-Melek, ben iyiyim de asıl sen nasılsın? İyileştin mi?

-Odaya aldılar, birkaç gün sonra çıkarım herhalde.

-Çok sevindim.

-Benim hayatımı sen kurtarmışsın öyle dediler.

-Yani, çok da önemli değil.

-Eğer zamanında burada olmasaydın...

-Boş ver sen bunları geçti gitti. Ben seni görmeye gelsem, senin için olur mu?

-Hayır, gelebilirsin.

-Şey Sadettin amca kızar mı?

Vartolu: (Kısık bir sesle) Gelmesin, kızarım.

-Yok canım, babam da seni bekliyor zaten.

-Aaa gerçekten mi?

-Babam sana güzel bir teşekkür edemediği için kendini borçlu hissediyormuş zaten.

Vartolu: Hiç de bile. Gram üzülmüyorum.

-Tamam, o zaman geliyorum ben.

-Tamam.

-İstediğin bir şey var mı?

-Yok, sen gel yeter.

Telefonu kapatırlar.

-Melek sen niye yalan söylüyorsun?

-Baba dediğin şey ne kadar ayıp.

-Aradı iyi olduğunu duydu işte gelse ne fark eder. Hem sana o kadar laf etmiş barıştınız mı siz? Benden habersiz görüşmüyorsunuz değil mi?

-Tabii ki de hayır. Ayrıca barışmadık ama olanlardan sonra da küs kalamayız.

-İyi Melek. Kantine ineceğim çay filan alırım istediğin bir şey var mı?

-Çikolata filan varsa alabilir misin?

-Zararı olmaz değil mi?

-Yok olmaz.

-Tamam alayım.

Vartolu odadan çıkar. Bir süre sonra telefonuna bir mesaj gelir. Melek babasının telefonunu eline alır ve mesajı okumaya başlar.

Yıldız Hanım

Sadettin bey, beni bugün o kadın aradı. Son verdiğiniz paranın üzerine hala istiyor. Ben çok fazla yüz vermemeye çalıştım ama niyetinden vazgeçeceğini sanmıyorum. 'Vermezse kızı bir annesi olduğunu öğrenir. Tabii bundan sonra da onu babası olarak görür mü bilmem. Yaptığım işten senin etkilenmeni istemediği için götürdü kızım, beni kurtarmak yerine beni sensizliğe itti derim.' Bunları aynen söyleyeceğini söyledi. Müsait olunca beni ararsanız Canan ile ilgili daha iyi konuşuruz. Sizde gidip konuşursanız belki daha iyi olur.

Melek'in gözlerinden dökülen damlalar onu bugüne kadar en çok üzenlerdi. Şoku atlatmaya çalışıp mesajı kendine atıp silmişti ama Yıldız'ın babasına attığı mesaj kalmıştı. Babası bu mesajı okuyunca yüzündeki ifadeyi çok merek ediyordu. Ya kızını bu zamana kadar kandırmıştı. Ya da bu kadın babasına tuzak kurmuş olmalıydı.

Vartolu içeri girdiğinde Melek bir anda ürkmüş bakışlarla onu izledi. Sonra da babasının arkasından giren Mert'i görmüştü.

-Melek.

-Mert, hoş geldin.(Sarılırlar)

Vartolu:(Öksürür) Çok sarılma daha tam iyileşmedi.

-Tabii. Sen iyisin değil mi?

-İyiyim merak etme, damarlarımda senin kanın dolaşıyor artık.

-Maalesef kızım, öyle oldu.

-Baba, biraz sessiz olur musun?

-Anlamadım Melek.

-Biz bir şey konuşacağız da bizi biraz yalnız bırakır mısın?

-Melek çıkmasına gerek yok, gizlimiz saklımız yok nasılsa.

-İyi öyle olsun bakalım, çıkayım da rahatsız olmayın siz.

Bundan sonraki bölümlerde hem Koçovalı'lar hem de anne mevzusu daha çok genişleyecek.

Okuduğunuz için teşekkür ederim:)

ÇUKUR (Babasının Meleği)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin