Saatler geçmişti Melek'ten hiçbir haber yoktu.
-Medet, bir şey olmamıştır değil mi lan?
-Yok, abi olur mu hiç öyle şey, üzülme sen.
-Olmamıştır tabii, güçlüdür benim kızım babasını bırakıp gitmez.
-Abi, sen Canan yengeyi yani Canan hanımı getirecek misin?
-Saçmalama Medet, ne diyeceğim? 'Kızım bak bu senin annen, ben sana yıllardır öldü dedim ama yaşıyordu.' mu diyeceğim?
-Yani öyle denmez ama ne bileyim işte hani sen söylemeyince de gelip bana sorardı ya, bana da kızacak. Öğrenirse çok üzülecek abi ya.
-Öğrenmeyecek o zaman Medet.
-Ne zamana kadar saklayacağız ki? Gerçekler mutlaka ortaya çıkacak.
-Saklayabildiğimiz son noktaya kadar, saklayacağız Medet. Başka çaremiz var mı sanki?
-Abi doktor.
-Doktor bey, bir şey olmadı değil mi kurtuldu kızım?
-Durumu gayet iyi sizin için kısa bir görüşme sağlanabilir sonra kontroller yapılır bir sorun yoksa odaya alabiliriz. Refakatçı olarak siz kalırsınız zaten değil mi?
-Tabii ki. Biz görelim o zaman.
-Buyurun geçmiş olsun çok büyük bir risk atlattı.
-Güçlüdür benim kızım. ( Gözleri gülerken)
Melek'in yanına girerler.
-Babacığım, canım, meleğim, güçlü kızım benim.
Vartolu Melek'i incitmeden ona sarılır.
-B-baba, ölmedim değil mi?
-Hayır. Babayı bırakıp gitmek öyle kolay mı prenses?
-Değil.
-Amcam geçmiş olsun.
-Sağ ol amca. Çok üzüldünüz mü benim için?
-Üzülmez miyiz hiç? Melek, senin hayatını kim kurtardı biliyor musun?
-Babam.
-Hayır.(Vartolu Medet'e sertçe bakar) Yani tabii baban da kurtardı ama...
-Medet sussana sen.
-Kim kurtardı?
-Mert diye bir çocuk. Ama baban kovmaktan beter etti çocuğu.
-Medet!
-Baba, yaptın mı gerçekten?
-Ya yok Medet abartıyor işte o kadar. Kan verip gitti zaten.
-Bir de 'Uyanınca bana haber verin' dedi.
-Medet ya sus ya git.
-Tamam abi, sustum.
-Baba arar mısın? Gelsin, teşekkür ederiz.
-Ben ettim bitti gitti.
-Baba lütfen.
-Tamam Melek. Birazdan kontrollerin yapılsın odaya alınca ararız.
-Tamam.
-Ağrı filan var mı?
-Biraz varama geçer konuşurken acı oluyor o da hafif zaten.
-İstediğin bir şey var mı? Kafa salla konuşmana gerek yok.
-Baba abartılacak bir şey yo ki. Ayrıca açım bir gündür yemek yemedim hep serum içtim ben. Hastane yemekleri de kötü olur ya şimdi, bir çiğköfte olsaydı ya da lahmacun.
-Melek acındırma ama kendini, dayanamıyorum bak. Doktora soralım öyle.
-O zaten izin vermez ki.
-O zaman iyileşince.
-Peki. Baba, annemi gördüm ben ona koşuyordum ama yetişemiyordum, yüzü yoktu göremiyordum.
-Kâbus mu? Doktorun söyledi, ben yanına geldiğimde de sayıklıyordun.
-Evet.
Doktor gelmişti.
-Geçmiş olsun Melek.
-Teşekkür ederim. Ne zaman çıkacağım buradan?
-Dur bakalım daha var, acele etme. Çok korkuttun bizi, baban ve amcan bir dakika bile ayrılmadılar.
Melek onlara bakarak gülümsedi.
-Şimdi ne olacak peki?
-Şimdi senin kontrolleri yapılacak sonrada odaya alınabilirsin.
-Tamam.
-Beyler sizi dışarı alalım. Küçük hanımın işlemleri bitsin bol bol görürsünüz.
- Tabii doktor bey.
Vartolu Melek'e göz kırpar ve dışarı çıkarlar.
-Uyandı be Medet, gözlerini açtı benim prensesim.
-Öyle abim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇUKUR (Babasının Meleği)
FanficMelek. Sadece kanatsız bir melekti o. Annesine yılların özlemini duyardı. Babasını herkesten çok sever, onu korumak isterdi. Babasının gözbebeğiydi o. Vartolu Sadettin'in biricik kızıydı. Vartolu'nun Çukur ile olan savaşında en çok zarar görecek ola...