Uzun bir aradan sonra yeniden merhaba... Çokça özleştik sanırım :)
Bölüm, beni her anlamda yoran bir bölüm oldu. Emeğimi karşılıksız bırakmamanızı rica ediyorum. Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin, lütfen. Bölüm istatistiklerinden kaç farklı okuyucunun erişim sağladığını görebiliyorum ve ne yazık ki okuyanların ancak yarısı oy veriyor, bu da beni üzüyor. Bir yıldıza basmak sizin ışığınızdan eksiltmez ama hikayenin ışığına ışık katar. Belki verdiğiniz oylar da sadece bir sayıdan ibaret olabilir ama yorumlarınız çok çok kıymetli... Satır aralarını boş bırakmayalım.
Keyifli okumalar.❤
Bölüm Şarkısı: Şebnem Ferah-Sigara
Geçmiş Bölümü
Dilara'dan...
''Dilara Çakır...'' diye Coğrafya öğretmenimin adımı listeden okumasıyla ayağa kalktım.
Sözlü sınav oluyorduk, şimdi de sıra bana gelmişti. Coğrafya en sevdiğim derslerden biriydi, düzenli olarak da ders çalışan bir öğrenci olmama rağmen şu anda heyecanımı kontrol etmekte zorlanıyordum. Çünkü öğretmenimin soracağı soruyu bilememekten ve bu durumun not ortalamamı düşürmesinden korkuyordum.
Lise son sınıf öğrencisiydim, dolayısıyla bu sene üniversite sınavına girecektim. Bu yüzden gece gündüz ayırt etmeden bulabildiğim her vakitte ders çalışıyor, sürekli soru çözüyordum. Yüzbinlerce kişinin girdiği bir sınavda tek bir soru ile beni yüzlerce kişinin önüne geçirebilirdi.
Derslerime, gireceğim sınava bu kadar anlam yüklememin sebebi sadece iyi bir üniversite kazanmak değildi. Bir hayalim vardı. Kendim ile ilgili kurduğum tek hayal... Psikolog olmak istiyordum. Ayrıca başka hayaller kurabileceğim başka bir şehirde yeni bir hayata başlamak istiyordum. Üniversite de bu isteğimin ilk adımı olacaktı.
Hayaller kurabileceğim başka bir şehir... Bunu da boşa söylemiyordum. Ailem, özellikle de babam, benim hayallerimin önündeki en büyük engeldi. Babam; daha çocukken bana hayal kurmayı, kendim için bir şeyler istemeyi yasaklamıştı.
İlkokul ikinci sınıf öğrencisiyken televizyonda sürekli bir oyuncak bebek reklamı dönerdi. O bebeğin bende de olmasını çok istemiştim. Arkadaşlarıma babaları o bebekten almıştı. Beni aralarına almaları ve beraber evcilik oynamamız için benim de bebeğim olması gerekiyordu, yani arkadaşlarım öyle söylemişti.
Babamdan o bebeği almasını istemiştim ama parası olmasına rağmen almamıştı. Kendine içki almıştı, sigara almıştı fakat benim istediğim bebeği almamıştı. Sonra bir akşam o kadar ısrar etmişim ki sinirlenip bir daha benden bir şey istemeyeceksin diyerek elimi bir anda sobaya bastırıp yakmıştı.
Kendince bana bir ders vermişti. O günden sonra bir daha bir şey istemeye asla cesaret edememiştim. Elimdeki yanık izi zamanla geçmişti ama babamın kalbimde bıraktığı yanık izi asla geçmemişti, geçmeyeceğini de biliyordum.
Çünkü o yanığın isi benim içime sinmişti bir kere...
''Evet, Dilara...'' derken öğretmenim önündeki kitabın sayfalarını karıştırıyordu. Ben ise soracağı soruyu gergin bir şekilde beklemeye devam ediyordum. Bakışlarını kitaptan çekip bana doğru çevirdi. Saçlarını geriye doğru atıp gözlerindeki gözlüğü saçlarının arasına doğru kaldırdı. Bana soruyu sormak için dudakları aralanmıştı ki öğle arasının zili çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN YANAN ATEŞ
General FictionAyakta durmakta bile zorlanıyordu ama ağır adımlarla bana doğru yaklaştı. Tam karşımda durduğunda, odadan içeriye sızan ay ışığı sayesinde gözlerini net bir şekilde görebiliyordum sadece. Beklemediğim bir şekilde bana sarıldı, yüzünü boynuma doğru g...