Bölüm 23: Zamanın Silemediği Gerçekler

1.1K 54 225
                                    


Merhabalar.

Bölüm sekiz yıllık bir süreci kapsadığı için yine fazlasıyla uzun bir bölüm. Sahneler arasında bazen aylar varken, bazen de yıllar var. 

Bölümü en baştan kontrol etmeye zamanım olmadı, şimdi paylaşmazsam birkaç gün sonraya kalacaktı. Eğer bir hataya denk gelirseniz, lütfen yazın daha sonra düzelteyim.

Sizden istediğim tek şey kendi kendime yazıp okuyormuş gibi hissettirmemeniz, oy ve yorumlarınızla katkı vermeniz... Bu yüzden satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin, lütfen.

🎈 Evanescence: My Immortal

🎈 Sezen Aksu: Sen Ağlama

🎈 Sezen Aksu: Seni Kimler Aldı

Keyifli okumalar... ❤



Geçmiş Bölümü 

Melih'ten

Amerika


İnsan büyük sözler vermemeliymiş, hiçbir zaman da büyük konuşmamalıymış. Sonra hayat öyle bir yerden vururmuş ki aldığımız yaralardan dolayı tutamadığımız büyük sözler taşıyamayacağımız kadar ağırlaşır; büyük konuştuğumuz, asla yapmam dediğimiz her ne varsa da hepsini yapar olurmuşuz.

Neva'yı asla bırakmam, aşkımız da karşılıklıyken onu görmeden yaşayamam derdim. Şimdi aramızdaki binlerce kilometreye ek olarak aramızda koca bir okyanus vardı ve benden nefret ediyordu. Onu terk ederek bu nefreti sonuna kadar hak etmiştim.

Asla sigara içmem derdim. İçen insanları da kınayarak, 'Bu zehri nasıl içiyorlar? Sadece kendilerini cezalandırıyorlar.' diye söylenirdim. Şimdi ise önümdeki kül tablası ağzına kadar sigara izmaritleriyle doluydu.

İnsan bir karar aldığında o an en doğrusunu yaptığını sanıyordu. Alınan kararın doğruluğu ya da yanlışlığı zaman içinde kendini belli ediyordu. Kafam o kadar karışıktı ki verdiğim karar için ne doğru deyip içimi rahatlatabiliyordum ne de yanlış deyip bu konuda ölesiye kendimi suçlayabiliyordum. Emin olduğum tek bir şey vardı: Ben daha güçlü olmalıydım, içimdeki savaşa yenilmemek için direnmeliydim.

Kimse yüz seksen derece değişmiş halimi önemseyip neden diye sormamıştı, her sonucun bir sebebi olduğu gerçeğini göz ardı edip sadece aldığım kararların sonuçlarını yargılamışlardı. Neva'ya olan aşkımı en yakından bilen Defne bile bana olan öfkesinden dolayı neden diye sormamıştı, arayıp ağzına geleni söyledikten sonra telefonu yüzüme kapatmıştı.

Herkes Dilara'nın öldüğünün farkındaydı ama onun ölümünden sonra benim ruhumun öldüğünü kimse fark etmemişti. Sadece kalbimin hâlâ atıyor olması, yaşadığımı kanıtlamak için yeterli miydi?

Düşünceler beynimi işgal etmişken, pişmanlıklar yüreğimi yakarken beni bir nebze de olsa rahatlatan tek şey anlatmaktı, birilerinin hak vermese bile beni anlamasaydı. Aylardır gittiğim psikologların söylediği şeyler hep benzerdi. Anlatıyordum, dinliyorlardı. Benim anlattıklarıma göre bana neden bu halde olduğumu, o anki psikolojimi sebepleriyle açıklıyorlardı.


''Yaşadığın travmalarla yüzleşmemişsin. Tanık olduğun, öğrendiğin ve sebep olduğunu düşündüğün şeylerin psikolojik getirilerini hep bir kenara bırakıp içinde yaşaman gereken iç hesaplaşmayı ertelemişsin. Tüm bunlar dolaylı olarak yüzüne vurulduğunda da hiç hazır olmadığın bir anda o yüzleşmeyi yaşamaya mecbur kalmışsın ve içindeki her şey, tüm inancın yerle bir olmuş. En temel sebep annenin seni Neva'ya ve ailelerinize bir şeyleri anlatmakla tehdit etmesi iken, o temel sebebe bir sürü alt sebep omuz vermiş.''

KÜLDEN YANAN ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin