Bölüm 16: Geçmişten Esintiler

1K 130 245
                                    


Herkese iyi akşamlar...❤

✨ Bu arada, 5 bin okunmaya ulaştık. Destekleriniz için teşekkür ederim. 🎉

✨ Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen, oy vermeyi unutmayın. Satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin.

Umarım bölümü beğenirsiniz. Keyifli okumalar...



Çok sevip de ihanete uğramak, acı bir şerbet içmek gibiymiş. Tadı bir kere ağza yayıldı mı ne ağızda tat kalıyormuş ne de bir daha şerbet içmeye heves kalıyormuş. Halamın bakışlarındaki soğukluğu, insanlara uzak oluşunu, yalnızlığı sevmesini duyduklarımdan sonra daha iyi anlamıştım. Yaşadığı ihanet, halamda silinmeyecek izler bırakmıştı. İnsanlara duyduğu güven, bir kağıt gibi buruşmuştu.

Melih, Defne ve ben yan yana durmuş uzaktan onlara bakarken; onlar içlerindeki öfkeyi birbirlerinin yüzlerine vurmaya devam ediyordu. Ne onlara doğru bir adım atabildik ne de herhangi bir şey söyleyebildik. Onlar konuştu, biz dinledik.

Halamın yüzüne vurduğu gerçekten sonra, Melda teyze ellerini yüzüne doğru kapattı. Bir süreliğine de olsa hatasını kabul edeceğini sanmıştım ama bu düşüncem çok kısa sürdü. Biraz sonra, ellerini saçları arasından geçirip haykırdı. ''Ben, İhsan'ı senin sevgilin olduğunu bilmeden sevdim. Okulda daha onu ilk gördüğümde, benim kalbime düştü. Ve bunun da artık bir geri dönüşü olmadı.''

Halam duyduğu sözlerden sonra güldü. ''Hem suçlu hem güçlü diye bir deyim var ya... O deyimin ete kemiğe bürünmüş hali gibisin.'' dedi alayla. ''Gerçeği senin hayal dünyanın yüzüne vurmak gibi olacak ama ikiniz beni aldatırken o benim sevgilimdi ve sen de en yakın arkadaşımdın.''

Melda teyze, bir şey söyleyecek gibi olmuştu ki halam ondan önce davranıp konuşmaya devam etti. ''Mesele onu önceden görmek ise...'' dedi duraksayarak. ''O konuda da bir hak iddia edemezsin, biz beraber büyüdük. Ben onun çocukluğunu, o benim çocukluğumu bilir. Biz, aynı bahçelerde oynayarak büyüdük.''

Halamın son söylediklerinden sonra, Melda teyze kollarını iki yana açıp yüksek sesle konuştu. ''Sevdim diyorum Firuze. Ben de sevdim onu.'' dedi ve elleriyle kalbini işaret etti, sözlerine öyle devam etti. ''Hem de çok sevdim, seni arkamda bırakacak kadar çok sevdim.''

Saniyelerce birbirlerine hiçbir şey söylemeden baktılar. Halam burukça gülümsedi ve ''Sevmek en kolayı be Melda... Peki, mutlu olabildin mi?'' diye sordu.

Melda teyze, uzunca bir süre bu soruya cevap veremedi. Eğer gözlerim beni yanıltmıyorsa biraz sonra da ağlamaya başladı. Elinin tersiyle o yaşları hemen silip dik durmaya çalıştı. ''Mutluyum. Çok mutlu oldum. Biz çok mutluyuz.'' diye benzer cümleleri tekrarlamaya başladı. Bazen yüzün başka, dilin başka söyler derler ya... Şu anda tam olarak o durumu yaşıyor gibi görünüyordu.

''Ne mutlu sana, ne mutlu size o zaman...'' diye zar zor duyabildiğimiz bir sesle konuştu halam. ''Demek ki mutsuz yıllar geçiren bir benmişim.''

''Ben böyle olmasını istemedim.''

''İstemedin demek.'' diyen halam sinirle güldü, başını öne eğerek sakinleşmeye çalıştı. Melda teyzenin yüzüne baktığında yeniden konuştu. ''Aslında sen, bana bunu yapacağına dair ipucunu çok önceden vermiştin. Ama ben hak etmediğin halde sana fazla güvenmişim. 'Keşke benim de sevgilim olsa ve onun adı da İhsan olsa... Evleniriz ve bir oğlumuz olursa adını isimlerimizin ilk hecelerinden esinlenerek Melih koyarız. Çok güzel olmaz mı?' demiştin bana. Ben senden yine de asla şüphe etmemiştim. Peki, sen ne yaptın?'' dedi bağırarak. ''Arkamı döndüğüm ilk anda sırtımdan vurdun beni.''

KÜLDEN YANAN ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin