İyi akşamlar.
Ve nihayet sezon finalinde kaldığımız yerden devam ediyoruz :)
Araya geçmiş bölümleri girdiği için sezon finalinde olanları hatırlamak adına sezon finaline göz atıp bölümü okursanız daha iyi olabilir.
🎈 Sizden tek bir şey isteyeceğim. Bölümü yorumsuz geçmeyin olur mu?
Keyifli okumalar... ❤
Neva'dan...
Güncel Zaman...
Gözlerimi zorlukla araladığımda ilk gördüğüm beyaz bir duvar oldu. Tam tepemde parlayan yoğun ışıktan dolayı gözlerimi açık tutmakta zorlanıyordum. Gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. Böylece görüşüm biraz olsun netleşmişti.
''Neva...'' diye temkinli bir şekilde seslendiğini duydum Melih'in. Sesin geldiği sağ tarafıma doğru dönünce onunla göz göze geldim. Yatağın yanındaki duvara yaslanmış ayakta bekliyordu. Yaslandığı duvardan uzaklaşıp bana doğru yaklaştı. Gözlerinin içi kızarmıştı. Muhtemelen benimkiler de öyleydi. Abimin attığı yumruklardan dolayı kaşında oluşmuş yara bile olduğu gibi duruyordu, sadece kan iyice kurumuştu.
Bakışlarımı biraz yana çevirdiğimde ise Defne ile göz göze gelmiş oldum. Yatağın yan tarafına bir sandalye çekmiş, o sandalyede oturuyordu. Odanın içinde üçümüzden başka kimse yoktu.
Defne birkaç saniye hiçbir şey söylemeden üzgünce bana baktı. Sonra oturduğu sandalyeden kalkıp, ''Kendine geldiğine göre ben de bir lavaboya gideyim.'' dedi. ''Sonra da sizinkilere uyandığını haber veririm.'' Bahanesi başkaydı ama asıl niyeti konuşmamız için bizi yalnız bırakmaktı. Düşünceli bir şekilde önce Melih'e, sonra da bana bakıp ardından kapıyı kapatarak odadan çıktı.
''İyi misin?'' diye sordu Melih hemen.
Sesli bir cevap vermeden başımı iki yana salladım. İyi değildim. Ne söylemesi gerektiğini düşündüğünden olsa gerek bir süre sessiz kaldı. Hastane odası olduğunu tahmin ettiğim kasvetli odada bakışlarımı gezdirirken, ''Hastanedeyiz.'' diye bir açıklama yaptı. ''Tansiyonun aniden düştüğü için bayılmışsın.''
Gözlerimi yeniden gözlerine çevirdiğimde, ''Özür dilerim.'' dedi pürüzlü bir sesle. Ağır ağır yutkundu. ''Gücüm yetmedi. Senin üzülmene yine engel olamadım.''
Şu anda bunları konuşmak istemiyordum. Ne kadar zamandır burada yatıyordum? Yengem doğum yapmış mıydı? Yengemin ve yeğenimin durumu nasıldı? Aklımda bir sürü cevap bekleyen soru vardı. Kendi içinde bulunduğum durumu sorgulayacak bir halde değildim, öncelikli olarak öğrenmem gereken başka şeyler vardı.
Melih her ne kadar biraz daha dinlenmem için ısrar etse de uzandığım yerden doğrulup yatak başlığına yaslandım. ''Yengem doğum yaptı mı?'' diye sordum içimdeki korkuyla. Doğuma daha vardı. Tüm bu kargaşadan hiçbir alakaları yokken en çok etkilenen yengem ve daha doğmamış yeğenim olmuştu.
''Yeğenin doğdu.'' dediğinde buruk bir şekilde gülümsedi. ''Erken doğmasına rağmen durumu gayet iyiymiş. Birkaç gün tedbir niyetine kuvözde kalacakmış sadece.'' Dudaklarım aralandığında ne soracağımı anlamış gibi, ''Yengen de gayet iyi.'' dedi. ''Herkes, daha birkaç dakika önce buradaydı. Sen uyanmadan önce bebeği görmeye gittiler.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN YANAN ATEŞ
Ficción GeneralAyakta durmakta bile zorlanıyordu ama ağır adımlarla bana doğru yaklaştı. Tam karşımda durduğunda, odadan içeriye sızan ay ışığı sayesinde gözlerini net bir şekilde görebiliyordum sadece. Beklemediğim bir şekilde bana sarıldı, yüzünü boynuma doğru g...