Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar... ❤
''Berrin ile konuştun mu?'' diye sordum yaklaşık on dakikadır telefonda konuştuğum Barış'a.
''Evet, konuştum. Haftaya Ankara'ya dönecekmiş. On güne kadar geleceğiz yanına.'' dedi ve ekledi. ''Tabi davetin hala geçerliyse.''
Sesimdeki soğukluğu fark etmiş olacak ki kontrollü bir şekilde nedenini sorgulamaya çalışıyordu. On dakikadır hep başkalarından konuşmuştuk. Daha doğrusu o anlatmıştı, ben dinlemiştim. Uzun cevaplar vermem gereken sorular da sormuştu ama ben kısa cevaplarla tabiri yerindeyse onu geçiştirmiştim.
''Tabii ki geçerli.'' dedim. ''Siz benim en yakınlarımsınız. Böyle bir soru sorman bile çok saçma.''
''O halde bu sesindeki soğukluk da ne?''
''Seninle bir alakası yok.'' dedim.
''Kiminle bir alakası var o zaman?'' diye sordu beklemeden.
''Hiç kimseyle.''
Kısa bir sessizlikten sonra ''Sana oraya gitmek iyi gelmiyor.'' diye bir tespit yaptı. ''Aşamıyorsun şu gereksiz eski mevzuları. Çocukluk deyip geçemiyorsun. En çok yine kendini sen üzüyorsun.'' dedi ses tonu gitgide baskınlaşırken.
''Orası dediğin yer benim memleketim yalnız. Dedemin yaşadığı, arkadaşlarımın olduğu, mutlu çocukluk anıları biriktirdiğim yer burası.''
''O açıdan söylemediğimi biliyorsun.''
''Neyse, boş ver.'' dedim. ''Geçici bir durum sadece. Hava değişikliği işte, çarpar beni. Sen de biliyorsun.'' deyip konunun odak noktasını değiştirmeye çalıştım.
''Bilmez miyim?'' dedi ve telefondan güldüğünü duydum. Üzerime gitmeye devam etmek yerine konuyu değiştirme çabama ayak uydurmayı seçmişti. En çok bu huyunu seviyordum. Kırmak yerine tamir etmekten yanaydı. Üzmek yerine mutlu etmeyi tercih ediyordu.
''Gittiğimiz kamplarda tüm ekip, ilk gün seni uyandırmaya çalışırdık. Saatlerce kendine gelemezdin ama asla vazgeçmezdin kamplara bizimle beraber gelmekten.'' Bana hatırlattıklarıyla beraber beni de güldürmeyi başarmıştı. Balkon kapısına doğru yürümeye başladım.
''Çarpıyor işte açık hava, ne yapayım? Ne kamplardan vazgeçebilirim ne de sizinle eğlenmekten.'' dedim balkon kapısını açarken. Odamdaki balkon evin arkasındaki ağaçlara bakıyordu. Buradayken her gece uyumadan önce, en azından beş dakikalığına da olsa bu balkonda yıldızları seyrederdim.
''Belki sizin orada da yaparız bir kamp. Güzel fikir bence, ne dersin?''
''Bence de güzel fikir. Buraları çok beğeneceğine eminim.'' deyip temiz havayı soludum.
''Sen beğeniyorsan ben de beğenirim, aşkım.'' demesiyle duraksadım. Sessizliğim onu rahatsız etmiş olacak ki gergin bir nefes sesi duydum telefondan.
''Bana hiç aşkım demeyecek misin?'' diye sordu. Onu üzmek istemiyordum ama ona yanlış da konuşmak istemiyordum.
''Söylemem için önce inanmam lazım.'' dedim. Daha fazla onu kırmamak adına zorlanarak da olsa ekledim. ''Değil mi sevgilim?''
''Ah şu kelime oyunları.'' dedi huzursuzca. ''Ha aşkım, ha sevgilim... Aynı sonuca çıkmıyor mu?''
''Çıkmıyor.'' dedim. ''İkisi farklı anlamlara geliyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN YANAN ATEŞ
Ficción GeneralAyakta durmakta bile zorlanıyordu ama ağır adımlarla bana doğru yaklaştı. Tam karşımda durduğunda, odadan içeriye sızan ay ışığı sayesinde gözlerini net bir şekilde görebiliyordum sadece. Beklemediğim bir şekilde bana sarıldı, yüzünü boynuma doğru g...