İyi geceler. Hepiniz hoş geldiniz.
Bölüm Şarkıları:
🎈 Onur AKIN - Yağmur Yüreklim (Bu şarkıyı hikaye içinde ikinci kullanışım, kim bilir belki üçüncüsü de olur.😉)
🎈 Gece Yolcuları - Ölüm de Var
Keyifli okumalar diliyorum. Yorum yapmadan geçmeyin. ❤
Gülümseyerek birbirimize bakarken duyduğumuz sesle irkildim. Ses hem tanıdıktı, hem yabancıydı.
''Kimse yok mu?'' dedi aynı ses bir kez daha. Sesi o kadar yüksekti ki arka bahçeden bile rahatlıkla duymuştuk.
Sesin sahibini bir yerden tanıyordum ama kim olduğunu ön bahçeye gelene kadar çözememiştim. Selin'in babası Sedat Bey'i gördüğümde ise daha fazla adım atamadım, olduğum yerde kaldım.
Melih de onu gördüğünde kısa bir an duraksasa da ilerlemeye devam etti. Bana durmamı işaret etse de aldırmadım onun peşinden ilerledim. Bu adamın burada ne işi vardı, üstelik de günler sonra...
Karşı karşıya geldiğimizde sert bakışları ikimiz arasında gidip geldi. ''Demek doğruymuş duyduklarım.'' diye imayla mırıldandı. Sonra hiç beklemediğim bir şey oldu.
Belinden bir silah çıkarmasıyla Melih'in önüme geçmesi aynı anda oldu.
Kalbim ağzımda atarken, nefes alabilmek adına elimi göğsüme bastırdım ama yine de nefes alamadım. Böyle bir korkunun tarifi yoktu. Bu korku anlatılmazdı. Duymaktan ölesiye korktuğum silah sesi gelmeyince korkudan kapanmış gözlerimi açtım. Önümde Melih'in bedeni olduğu için ne olduğunu çözemedim. Hafiften yana kaydığımda Sedat Beyle göz göze geldim ama gözlerinde görmeyi beklediğim öfke yoktu.
''Korkmayın.'' dedi bize ne hissettirdiğini yeni çözmüş olacak ki. ''Beni yanlış anladınız. Benim kimseye zarar vermek gibi bir niyetim yok.''
Derin bir nefes alsam da sitemimi dökmeden duramadım. ''Eyleminizle niyetiniz çok örtüşmüyor sanki!''
Sesimdeki imadan sonra elindeki silahı yere bırakıp teslim olur gibi her iki elini havaya doğru kaldırdı. ''Elime ilk ve son kez silah aldığım yer askeriyeydi.'' dedi yerdeki silaha bakarken. Elinde silahla buraya gelmişken elime ilk ve son kez askerdeyken silah aldım diyordu, söylediği cümledeki yanlışı o da fark etmiş olacak ki kısa bir an duraksadı. ''Yani bugüne kadar öyleydi.''
''Sedat Bey sizin burada ne işiniz var?'' diyerek araya girdi Melih, sesindeki öfkeyi dizginleme gereği duymadan. ''Üstelik de elinizle bir silahla!'' derken yerde duran silaha baktı kısa bir an. ''Silahla evimize niye geldiniz? Sizi böyle görünce ne hissetmemizi bekliyordunuz?''
''Kusura bakmayın.'' dedi Sedat Bey. Bakışlarında samimi bir mahcubiyet vardı. ''Ben bu silahla ne yapacağımı bilemedim. Kimse görüp korkmasın diye de belime koymuştum. Aslında karakola gidiyordum ama karakola giderken buradan geçmem gerekiyordu. Hazır geçerken sizinle de konuşmak istedim. Akşam uçağım var, bugün buradan gidiyorum.''
Yerdeki silaha kayan bakışlarımızı fark edince açıklamaya devam etti. ''Silah Serhat'ın.'' dedi. ''O iki cinayeti işlediği silahmış. Bana silahı sakladığı yeri söyledi ve sonra da bu silahla seni vurmamı, ben yapamıyorsam da parayla başkasına yaptırmamı istedi.'' derken bakışları Melih'in gözlerindeydi. ''Seni öldürmeyi aklına koymuş. Buna dair etmediği yemin kalmadı.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN YANAN ATEŞ
General FictionAyakta durmakta bile zorlanıyordu ama ağır adımlarla bana doğru yaklaştı. Tam karşımda durduğunda, odadan içeriye sızan ay ışığı sayesinde gözlerini net bir şekilde görebiliyordum sadece. Beklemediğim bir şekilde bana sarıldı, yüzünü boynuma doğru g...