Bölüm 5: Yabancı

1.4K 176 113
                                    


Herkese iyi akşamlar...

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Gelen her bir oy ve yorumun beni ne kadar mutlu ettiğini tahmin bile edemezsiniz. Bu yüzden sizlerden bir ricam olacak. Kitabı severek okuyanlar beğenebileceğini düşündüğü arkadaşlarına kitabı önerirse çok mutlu olurum.

Bu bölüm önceki bölümlere göre biraz kısa oldu. Ama yüzleşme sahnesi ile bitirmek, üzerine başka sahne yazmak istemedim.


Melih aşağıya inince, konuşmadan arabaya doğru yürüdük. Üçümüz de arabanın yanında durduk. Defne, bir süre Melih'in sürücü koltuğuna geçmesini beklemiş olacak ki o da olduğu yerde bekledi. Saniyeler sonra bir hareketlilik olmayınca Melih'in karşısına geçip avucunu açtı. Bunun sonucunda Melih, elindeki anahtarı Defne'nin avucunun içine bıraktı. Defne, arabanın sağ ön kapısını açtı. Dönüp ikimize baktı ve hemen yanındaki Melih'in kolunu tutup çekiştirdi. ''Sizi şöyle alalım Melih Bey.''

Melih yutkunup ''Defne, lütfen yapma.'' dedi. Sessizce onları izleyen bana bakan Defne, sonra tekrar Melih'e döndü. ''Bunu yapmak için bence geç bile kaldım. Siz nasıl göründüğünüzün farkında bile değilsiniz. Artık daha sık yan yana geleceğinize göre bu sorunu kökünden çözmemiz lazım.'' Defne'nin bu sözleri üzerine Melih, son kez direnmek istedi ama Defne'nin ''Hadi!'' demesiyle o koltuğa oturdu ama kapıyı kapatmadı.

Defne, bu sefer benim yanıma geldi. Gözleriyle arabaya binmemi işaret etti. Yavaş adımlarla arabaya yürüyüp arka kapının koluna dokundum ve güç almak için derin bir nefes aldım. Aldığım nefesi geri vermeden, sanki ateşe dokunmuş gibi elimi hızla kapı kolundan çektim. Böyle bir konuşma yapmak, aynı hayal kırıklığını yeniden yaşamak, bir zamanlar en sevdiğim insan tarafından aslında hiç sevilmediğimi duymak istemiyordum.

Defne'ye doğru dönüp ''Ben, böyle bir konuşma yapmak istemiyorum.'' dedim kararlı çıkmasına özen gösterdiğim bir ses tonuyla. ''Beni böyle bir şeye zorlayamazsın.''

Defne'nin bana bakarken gözleri kısıldı. ''Öyle mi?'' dediğinde ''Öyle.'' dedim kararlılıkla.

Defne, işaret parmağını şakağına dayayıp bir süre düşünür gibi yaptı. ''Düşündüm de size birkaç şey söylemem lazım sanırım. Sabah babaannem bana ne dedi, biliyor musunuz?'' Ben ne söyleyeceğini beklerken Melih de merakla Defne'ye bakıyordu. Defne'nin bakışları benim üzerimde sabit kaldı.

''Sizi çocukluğunuzdan beri çok yakıştırdığını, önceden Melih'in seni sevdiğini düşündüğünü söyledi. Ben neredeyse ağzım açık onu dinlerken bana bir şey sordu.'' Defne'nin sözlerinden sonra istemsiz kaşlarım çatıldı. Melih ise şaşkınlıkla bakıyordu. Defne, ikimize bakıp başını sağa sola salladı. ''Siz şimdiden böyleyseniz, sorduğu o soruyu söylediğimde daha da şaşıracaksınız.''

''Neva aşkına karşılık vermediği için mi Melih birden o kadar uzaklara gitti, diye sordu bana. Sizin şu anki birbirinize karşı olan davranışlarınız ona bunu düşündürmüş. Kadın ne bilsin terk edenin aslında kendi torunu olduğunu.'' Nadide teyze böyle mi düşünüyordu? Şaşkınlık bütün bedenimi sararken Melih'in ne düşündüğünü merak ettim. Ona baktığımda o karşıda bir noktaya sabitlenmiş bakıyor, hiç kımıldamıyordu.

''Ne diyeceğimi bilemedim. Yok öyle bir şey deyip geçiştirmeye çalıştım ama pek inanmadı sanki. Sonra Melda yengem aradı, tabi onun sizden haberi var. Konuşup konuşmadığınızı, Melih'in nasıl olduğunu sordu. Herkes şüpheleniyor sizden.'' dedi ses tonu gitgide yükselirken.

''Sevgili olduğunuz zaman, Dilara'nın durumundan dolayı çekinip kendinizce başarılı bir şekilde saklandınız ama tam herkes sizden şüphelenmeye başlıyordu ki Melih Bey kaçtı. Araya da yıllar girince herkesin aklından çıktı bu durum. İkiniz de ayrı yollarda yürüyorsunuz tamam ama siz ikiniz, siz ikiniz yan yana geldiğinizde nasıl davrandığınızın farkında mısınız? Kaçamak bakışlar, soğuk tavırlar... Önceki halinizi bilen kim şu an böyle olduğunuza inanır ki?'' En son sorduğu soruya kendi cevap verdi. ''Hiç kimse.''

KÜLDEN YANAN ATEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin