İyi akşamlar...
✨ Medyadaki şarkı: Zafer Güler-Ah Sen Bilmedin
✨ Gökhan Kırdar-Yerine Sevemem(Melih ve Neva'ya en çok yakıştırdığım şarkı...❤)
✨ Candan Erçetin-Yalan (Neden bu şarkıyı da koyduğumu bölümü bir bütün halinde bitirdiğinizde anlayacaksınız.)
Duyuruda da söylediğim gibi bölüm aşırı uzun olduğu için 2 part halinde yayımlayacağım.
📢 Sezon finalinin 2. kısmını, bu bölüme cumartesi gününe kadar 60 oy ve 300 yorum(düşünce bildiren) gelirse, hafta sonu yayımlamaya çalışacağım. Eğer gelmezse de önümüzdeki hafta bölümü yayımlamaya çalışacağım. (Eksik bir sahne var, onu yazmam ve bölümün düzenlemesini yapmam gerekiyor.) Siz heyecanınızı bana ne kadar çok hissettirirseniz ben de o kadar kısa sürede kalan kısmı tamamlayacağım. Bu sınır bölümün erken gelmesi için sadece, sınırı da 19. bölümün oy ve yorum sayısına göre belirledim.
Yorumlarınızı büyük bir heyecanla bekliyor olacağım. Lütfen, oy vermeyi de unutmayalım. Keyifli okumalar...❤
1. Kısım
Mutluluğa kavuşmak için mutluluk kaçtıkça kovalamak lazımmış. İnanmak, pes etmemek ve yorulmadan koşmak gerekiyormuş. Mutluluğun kendi ayağımıza gelmesini beklersek, o kadar çevremize duyarsızlaşıyormuşuz ki yanımızdan geçen mutluluğun adım seslerini bile fark edemiyormuşuz.
Mutluluk dediğimiz soyut kavram, inanmazsak yıldızlar kadar uzakta inanırsak uzanabileceğimiz kadar yakınımızda olurmuş. Koşarsak bitiş noktası kadar yakın, çabalamadan olduğumuz yerde beklersek ufukta göremeyeceğimiz kadar uzakta olurmuş.
Her insan, hayatının bazı dönemlerinde zor günler yaşıyordu. Bu zor günlerin geçmesi için önce geçeceğine inanmak gerekiyordu, sonra da daha iyi olmak için çabalamak gerekiyordu. Mutlu olmak da böyle bir şeydi. İnanç istiyordu. Çaba istiyordu. Sabır istiyordu.
Belki görmezden geldiğimiz gerçekler ve varlığını yok saymaya çalıştığımız insanlar vardı. Ama her şeye rağmen o kadar mutluydum ki... Tüm bu puslu durumlar; yüreğimde güneşin açmasına, içimde kuşların kanat çırpmasına engel değildi. Çünkü birbirimizin sevgisinden hiç olmadığımız kadar emindik ve mutlu olmaya kararlıydık.
Yatağımın üzerinde bağdaş kurarak oturmuştum. Bir elimi yanağıma yaslamış bir şekilde, gülümseyerek dün sabah çekildiğimiz fotoğraflara bakıyordum. Telefonu biraz daha gözlerime yaklaştırdım. Fotoğrafına bakarak, ''Keşke bu sabah da seninle olabilseydim.'' diye mırıldandım ve hayran hayran sevdiğim adamın fotoğrafına bakmaya devam ettim.
Hava çok sıcaktı. Bu yüzden, sıcaktan bunalıp camı açmaya karar verdim. Ağır adımlarla pencerenin kenarına geldiğimde kaldırımın kenarına yanaşan arabayı fark ettim. Tül perdeyi aralayıp dikkatle baktım. Şoför koltuğunun olduğu taraftan Melih indi, hemen ardından da yan taraftan o adam indi. Gördüğüm bu görüntüden sonra huzursuz oldum, içimi bir sıkıntı kapladı. O adam da bir tuhaf görünüyordu. Arabadan indikten sonra, bahçeden geçip eve girdiler.
Dün sabah, Defne ile beraber buraya dönmüştüm. Efes'e gidenler, dün akşam eve gelmişlerdi. İhsan amca ve Melih ise dün gece de ilçedeki evlerinde kalırken, bu sabah onlar da dönmüştü. Sabah, Melih ile konuşmuştuk. Hastalığın etkisi üzerinden gitmişti, artık çok daha iyiydi. Ama bana o adamla bir yere gideceğinden bahsetmemişti. Telaşla telefonu elime alıp mesaj yazmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN YANAN ATEŞ
Ficción GeneralAyakta durmakta bile zorlanıyordu ama ağır adımlarla bana doğru yaklaştı. Tam karşımda durduğunda, odadan içeriye sızan ay ışığı sayesinde gözlerini net bir şekilde görebiliyordum sadece. Beklemediğim bir şekilde bana sarıldı, yüzünü boynuma doğru g...