Herkese iyi akşamlar... Uzun bir bölümle geldim. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Ben sayfalarca yazarken, lütfen birkaç satır yorumu benden esirgemeyin. Çünkü yorumlarınızı aşırı merak ediyorum. Keyifli okumalar :)
Melih, yere düşen telefonunu umursamadı ve gözünü kırpmadan bize bakmaya devam etti. Birkaç saniye sonra, Barış kollarını çözerek benden ayrıldı. O hariç herkesin belli bir noktaya bakması dikkatini çekmiş olacak ki arkasına doğru döndü. Bu hareketiyle Melih ile yüz yüze geldiler. İkisi de ifadesiz bakışlarla birbirine baktı.
Onların bakışması gerekenden uzun sürünce, Defne aceleyle Melih'in yanına gitti. İkisi de birbirlerinin kim olduğunu anlamış gibiydi. Defne Melih'in koluna dokunduğunda, Melih'in bakışları kuzenine doğru döndü. Aralarında, bizim duyamayacağımız kadar kısık sesle birkaç cümle konuştular. Melih bana son bir kez baktıktan sonra, mutfak kapısından içeri girdi. Onun yerdeki telefonunu eline alan Defne, bize gülümsedi ve o da mutfak kapısından içeri girdi.
Onlar gidince Barış, bana doğru döndü. ''O değil mi?'' diye sorduğunda sadece başımı sallamakla yetindim. Bunun üzerine başka bir şey söylemedi.
''Hadi, eve geçelim.'' dediğimde, valizleriyle beraber peşimden eve doğru yürüdüler. Kapıyı açan Nurten abla ile ayak üstü tanıştılar ve hep beraber salona geçtik. Salonda kimse yoktu. Annem, babam ve dedem davetli oldukları bir yere gitmiştiler. Ağabeyim ve yengem de odalarında olmalılardı.
Nurten abla, onlara içecek bir şeyler ikram edip koltuklardan birine oturdu. ''Tekrardan, hoş geldiniz. Üniversiteden mi tanışıyorsunuz?''
Barış ve Berrin, onun bu sorusuna gülümsediler. ''Öyle.'' dedi Berrin. ''Bir tanıştık, daha da ayrılmadık. Okul bittikten sonra ben ailemin yanına döndüm. Ama birkaç ayda bir de olsa görüşmeye çalışıyoruz. Mesafeler arkadaşlığımıza engel olamaz.''
''Ne güzel.'' dedi gülümseyerek Nurten abla. ''İnsan özde severse, mesafeler sözde engel değil mi?'' diye devam ettiğinde usulca başımızı salladık. Bakışları Barış'ın üzerine odaklandığında bir şey diyecek gibi oldu ama kapının çalmasıyla dudakları konuşamadan kapandı. Babamlar gelmiş olmalıydı.
*****
Akşam yemeğinde, Barış ve Berrin'in de gelişiyle birlikte ailemin özellikle de annemin neşesi yerindeydi. Dünden sonra da benim için daha sakin ve huzurlu bir akşam yemeğiydi. Dedem, yeni tanıştığı Berrin ve Barış'ı çok sevmiş, bu sevgisini de sözleriyle çokça belli etmişti. Annemler, zaten onları çok iyi tanıyorlardı. Üniversiteden beri yıllardır benim hayatımdalardı.
''Size kapım bundan sonra her zaman açık, ne zaman gelmek isterseniz beklerim. Buralara yolunuz düştüğünde, sizi bekleyen bir Ömer dedeniz olduğunu unutmayın.'' dedemin güzel sözleriyle Barış ve Berrin çok mutlu oldular. Ama dedemin, ''Aileniz sizi çok güzel yetiştirmiş, onlara selamımı söyleyin.'' demesiyle Barış'ın yüzündeki gülümseme soldu. Bakışları aşağı doğru kaydı, ellerini nereye koyacağını bilemedi.
Berrin, Barış'a doğru hüzünle baktı. Sonra dedeme dönüp, ''Çok teşekkür ederiz. Sağ olun, Ömer dede.'' dedi. Berrin'den sonra Barış da teşekkür etti, başka da bir şey söylemedi. Barış şu anda bahsetmek istememişti, ben de bu kararına saygı duydum. Dedeme uygun bir zamanda ailesi ile ilgili durumu anlatacaktım.
''Baba, Barış'ın ailesi...'' diye söze başlayan annemin sözlerine devam etmesini Barış istemedi. ''Ziyaretlerine gittiğimde selamlarınızı iletirim, tabii ki.'' dediğinde annem sessiz kaldı. Barış, bu konunun şimdi açılmasını istemiyordu. Onun bu haline içim burkuldu, gözlerim dolacak gibi oldu ama Berrin imdadımıza yetişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜLDEN YANAN ATEŞ
Fiksi UmumAyakta durmakta bile zorlanıyordu ama ağır adımlarla bana doğru yaklaştı. Tam karşımda durduğunda, odadan içeriye sızan ay ışığı sayesinde gözlerini net bir şekilde görebiliyordum sadece. Beklemediğim bir şekilde bana sarıldı, yüzünü boynuma doğru g...