15. BÖLÜM: HÜSRAN 1 CÜRMİÜ AŞK 🔥 KARANLIĞA SERZENİŞ

543 16 5
                                    



Sevmek, sahiplenmenin en güzel yoludur herhalde; sahiplenmek ise sevmenin en çirkin yolu.

José Saramago

Korkunç bir rüya gördüm bu gece. Yatağın üzerinde otururken kapı kırılacakmış gibi çalmaya başladı. Dışarıdan öfke dolu bir ses, "Mervaaaaaan! "diye haykırdı. Bu abimin sesiydi, demek bulmuştu sonunda bizi. Kapıya doğru koştum. Mervan, bu gelişi hiç beklemiyordu. Yönelişim onu da ayaklandırmıştı. Kapıyı hızla açtım, artık yüz yüzeydik. Boynuna sarılıp bende bıraktığı huzuru doya doya kucakladım.

Abim, "Seni bırakmam demiştim!" diye sayıkladı. Bırakmamıştı; yine buradaydı, yanımdaydı işte. "Gidiyoruz. " Başımı onaylayarak salladım. O yanımdayken içimdeki korku denizini biraz olsun zapt edebiliyordum. Mervan, yanımıza yaklaştı ve silahını ona doğrulttu. "Onu bir yere götüremezsin. Karımı kimseye bırakmam, benimle kalacak." Abim, buna asla izin vermeyecekti. Kin dolu bir sesle, "Bırak onu aşağılık herif! "diye bağırdı. Elleri ellerimde sıcacık dokunuşlar bırakırken, kararlılıkla bu zalim adama karşı koyuyorduk.

Mervan, öfkeli bakışlarını üzerime dikip, "Buraya gel Nazar! Sana oyun bitti demiştim." dedi. Gitmeyecektim. Alnımı abimin omuzuna yaslayıp, "Seninle kalmayacağım!" diye direttim. Abim, "Peşimizden gelme sakın!" diyerek son ikazını yaptı. Birlikte kapının eşiğinden çıkmak için bir adım attık. Arkamızdan üç el ateş sesi duyuldu. Kocaman açtığım gözlerimi sağ omzumun üzerinden abime yönelttim. Hüzünlü bakışları üzerime düşmüştü ve ben o yeşil deryada kaybolmuştum.

Elleri buz kesip ellerimden ayrıldı. Ben, "Abiiiiiii!" diye çağıldarken sert bir şekilde dizlerinin üzerine çöktü ve saniyeler içinde kucağıma yığılıp kaldı. Artık haykırışlarımın ve gözyaşlarımın hiçbir önemi yoktu. Ağzından sızan kan yüzünü kafesleyen avuçlarıma akıp pembe elbiseme bulaşmıştı. O güzel yüzden geriye donuk bir çift yeşil bakış kalmıştı. Acılı ve yarım bir çift bakış....

Çığlık atarak gözlerimi açtığımda ilk karşılaştığım yüz Mervan'ın olmuştu. Kocaman açılmış gözlerimle onu maviliğe boğarken, elleri yanaklarımda buluştu. İki baş parmağı göz pınarlarından akan yaşları bir çırpıda silip attı. "Dokunma!" diye bağırdım. Beni bana rağmen sımsıkı göğsüne bastırdı. "Hepsi rüyaydı; korkma, buradayım!" Onu itip göğsüne 2 elimle sert yumruklar indirdim. "Senden korkuyorum zaten aşağılık herif; senin karanlığından, nefretinden korkuyorum." diye bağırdım.

Defalarca onu incitmek için çırpınıp durduğum halde bana karşılık vermiyordu. Ne olduğunu anlamaksızın, bana donuk donuk baktı. Beni hiçbir şekilde engellemeye çalışmıyor, önümde duran bir kum torbasıymış gibi yumruklarıma teslim oluyordu. İçimdeki tüm öfkenin ve acının dinmesi için bana fırsat yaratmıştı sanki. Bugün hiç olmadığı kadar suskundu ve hiç olmadığım kadar tehlikeliydim.

Yüzüme yapışan sarı saçlarım kesik kesik soludukça hareketleniyor ve beni ona karşı daha da harap gösteriyordu. Kollarımdan sertçe tutup beni kendine çekti. Dudaklarımı dudaklarına bastırdığında solumun kesildiğini hissettim. Donup kalmıştım. Beni adi bir sigara gibi tüketirken ruhumun kanaması hiç durmadı. Onu itip kollarından uzaklaştım ve suratına sert bir tokat attım. Bu ona attığım ikinci tokattı. Yüzünde en ufak bir pişmanlık çizgisi görünmüyordu.

Utanıyordum. İlk defa biri bana böyle dokunmuştu ve ben onu engellemeye bile güç yetirememiştim. Mehmet'le olan arkadaşlığımız, asla böyle bir boyuta taşınmamıştı. Değil öpmek, elimi dahi tutmamıştı bunca zaman. Bilirdi bu tarz tutkulu yakınlıklardan hoşlanmadığımı ve beni basit dokunuşlarla kendinden uzaklaştırmak istemezdi. Saygılı bir erkekti o. Benim rahatsız olabileceğim hiçbir şeyi arzu etmezdi. Sahip olmayı değil, benimle mutlu olmayı seçmişti çünkü.

HÜSRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin