77. BÖLÜM: HÜSRAN 3 AŞK-I DİLHUN 🔫 AZAP VE SİLİNİŞ

158 14 2
                                    


Medya: Ağla kıyametim (Kaldık böyle)

Medya: Ağla kıyametim (Kaldık böyle)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


    Her şey zıttı ile var diyorlar. Ateş ve su, ölüm ve hayat, sevgi ve nefret... Yanlış bir genellemeydi. Sağlamasını bedellerle örülen hayatım yapmıştı. Karadeniz'deki dalgalar misali hırçın olan Nazar, ömrünün ve hayallerinin sonuna doğru çoktan yol almaya başlamıştı. İyi ve güzel olan her şeyi severdim. Karanlık ve acıdan nefret ederdim. Mervan, hayatıma en büyük nefreti getirdi. Biz yan yana olduğumuz her an umutsuzluğu çekiyorduk.

     Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Benim için hazırlanan odada umutsuzca sabahlamıştım. Battal, sürekli takipteydi. Beni elinden kaçırmamak için gözünü üzerimden bir an olsun ayırmıyordu. Mervan'ın benimle ilgili nasıl bir planı olduğunu anlamamıştım. Neden burada tutuluyordum? Kadir Bey, bir daha o eve adım atmama asla izin vermezdi. Artık baş düşmanım oydu ve ben onun Mervan'a yaptıklarına bakarak zulümden hallice davranışlarda bulunmayacağını biliyordum.

    Mervan, dün geceden beri ortalıklarda görünmüyordu. Bana ne yapacağını merak ediyordum. Ömrümün sonuna kadar burada tutacak değildi ya! Kafasında kurduğu bir şeyler mutlaka vardı.

     Abim... Ona ne yaptıkları hakkında bir fikrim yoktu. Korkuyordum. Karanlık insanlar varken evime nasıl dönecektim? Kapı tıklatıldığında kendimi olabildiğince toparlamaya çalıştım. Gözlerimin nemini silerek acılar içindeki yüreğimi biraz olsun ört pas edebilmiştim. Battal, elindeki tepsiyi usulca yanıma bıraktı. Birkaç parça kahvaltılık, ekmek ve portakal suyu... Bugünkü menüde bunlar vardı. Bana göz ucuyla bakıp gitmek için hareketlendi.

    "Abime ne yaptınız?"

Sorum önemli bir şey söyleyecekmiş gibi duraklatsa da cevabı oldukça üstünkörü olmuştu. "O iyi, başka bir yerde tutuluyor."

Yataktan doğrulup tam karşısına geçtim. "Niçin tutuyorsunuz beni burada? Amacınız ne?" Umursamazca, "Ona Bey karar verir. Geldiğinde öğrenirsiniz!" dedi. Sesindeki duyarsız, robotikleşmiş tını dışarıdaki soğuk havayı yüreğime ilmek ilmek işlemişti. Cevap vermeme bile fırsat vermeden arkasını dönüp gitti.

Tepsidekilerden biraz atıştırıp gücümü toplamaya çalıştım. Aras neredeydi, kimleydi bilmiyordum. Bana ne olacağından çok oğlumun durumu içimi acıtıyordu. O eve, Kadir Bey'in yanına döndüğünü düşünmek bile ruhumu alevden bir kafese hapsetmişti.

    Mervan'ın çocukluğunu düşündüm. Babasının onu Bey olarak büyütme adına yaptığı kötülükler içimi burktu. Korkuyordum, oğlumu canavarlaştırmalarından ölesiye korkuyordum. Bir gün karşıma bir ganster olarak çıkarsa buna nasıl dayanırdım? Aras, o zulümleri çekerken, benim hasretimden ağlarken nasıl nefes alırdım? Bu beladan nasıl kurtulacaktım? Harekete geçmeliydim. Saatler olmuştu. Akşam karanlığı çökmüş ve adamlar uykusuzluktan mayışmaya başlamıştı.

HÜSRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin