31. BÖLÜM: HÜSRAN 1 CÜRM-Ü AŞK 🔥 GAZAP RÜZGÂRI

360 12 0
                                    

Medya: Saçlarıma Yıldız takana değil (Tuğçe Kandemir)

          Hepimiz kendi masallarımızın kurbanıyız.

Ahmet Hamdi TANPINAR

      Hamileliğimin ilk zamanlarında çok sıkıntı yaşıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hamileliğimin ilk zamanlarında çok sıkıntı yaşıyordum. Bitmek bilmeyen mide bulantıları ve baş dönmeleri neredeyse kâbusum hâline gelmişti. O sıralarda evdeki sükûnet yeniden bozuldu. Hamilelik haberini alan Gülnaz, kinini gizlemeye bile gerek duymaksızın odasında öfke nöbetleri geçiriyordu. Raziye Hanım ise bu hamilelikten hiç de hoşlanmışa benzemiyordu. Mervan'ın bir oğlunun olması ihtimali onu oldukça rahatsız ediyor olmalıydı. Bana şefkat göstermesini hiç ama hiç beklemiyordum; fakat en azından yarım ağız da olsa tebrik edebilirdi.

Herkes kendi havasında bir telden çalarken Mervan'ın mutluluktan ayakları yere basmıyordu. Ben ise tüm soğukluğumu ve korkularımı bir ayna gibi yansıtıyordum. O ise içinde açan bahar çiçekleriyle yeniden doğuyordu sanki. Küskündüm... Ne yapsa konuşmayacaktım onunla! Beni kandırmıştı! Yaptığı bu davranış ihanetin ta kendisiydi. Onu asla affedemezdim.

Asık yüzüme ve gergin tavırlarıma rağmen benimle titizlikle ilgileniyordu. Yediğim her şey, yaptığım yürüyüş, giydiğim kıyafetin kalın ya da ince olması... Her şey onun izni ve tercihleriyle şekilleniyordu. Her gün içtiğim acı kahveyi de yasaklamış; onun yerine koca bir bardak süt içmeme karar vermişti. Odamdaki küçük dolabı en pahalı ve faydalı kuru yemişlerle, çeşit çeşit meyvelerle doldurdu. Makbule Hanım ve kızı Dilan'ı, beni gece gündüz kontrol etmeleri konusunda sıkıştırıyor; muhtemel bir kazanın bedelini tüm ev halkına ödeteceğinin korkulu sinyallerini veriyordu. Tüm bu ilgi ve alakadan sıkılmış; içinde bulunduğum tuhaf duruma uyum sağlamaya çalışıyordum.

Biz yeni bir heyecanın ritmini tutarken bir kişi her an aklımın bir köşesinde yer edinmişti. Dicle... Ne kadar da tuhaf davranıyordu bu günlerde. Oldukça mutsuz ve sıkılgan tavırları, Makbule Hanım'ın da benim de gözümden kaçmamıştı. Beni seviyordu... Bebeğimin varlığından da mutlu olacağını düşünmüştüm. Ama gidişat hiç de öyle değildi. Yoksa Gülnaz'ın ölen bebeğinden hâlâ kendini sorumlu tutuyor olabilir miydi? Onunla konuşmaya çalıştım; ama ne yazık ki küskün tavırları ona yaklaşmama engel oluyordu. Onun bu kırgın hâli Mervan'ın da gözünden kaçmamıştı. Türlü oyuncaklarla, hediyelerle gönlünü almaya çalışmıştı; fakat ne yazık ki hiçbir çabası Dicle'nin yüreğindeki kördüğümü çözmeye yetmemişti.

Bir gün terasta oturmuş; suskun bir şekilde salıncakta sallanan Dicle'yi izliyordum. Salıncakta sallanmayı çok severdi; fakat bugün tüm hevesi bertaraf olmuş bir şekilde donuk donuk çimlere bakıyordu. Mervan, onu görünce ürkütmeksizin yanına oturdu. O kadar mutsuz ve düşünceliydi ki babasının geldiğini fark etmemişti bile. Merakla onları gözlüyor; fakat aramızdaki mesafeden ne konuştuklarını anlayamıyordum. Birkaç dakika sonra Dicle ağlayarak babasına sarıldı. Bir tuhaflık olduğunu sezmiştim. İçimden bir ses ortalığın karışacağını, evde felaket çanlarının çaldığını söylüyordu.

HÜSRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin