78. BÖLÜM: HÜSRAN 3 AŞK-I DİLHUN 🔫 HESAP VERECEKSİN!

147 14 3
                                    

Medya : çıkmaz sokak (Anıl Durmuş)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya : çıkmaz sokak (Anıl Durmuş)

Gör artık yaralandım
Ya da uykuma sinen şu kokunu çek al benden
Dön artık yarılandık
Ben alıştım da yorgun kadehler
Kanı yerde gururumun bir hayli çok
Düşündüm kin tutamaz kalbim sana
Neresinden dönsem zarar bu sevdanın
Ne yazık ki çıkmaz sokak kalbim sana

Günümüz

     Emniyet bugün oldukça kalabalıktı. Akşam yoğunluğu memurları yordukça yormuş, merdivenlere oturup soluklanacak hale getirmişti. Duvarlar içindeki hengâmenin yankılarıyla hemhal olunca gerginlik had safhaya ulaşmıştı. Bazen suçlular dolaşırdı uzun koridorlarında bazen de suç çamurunun lekesiyle aklanmaya çalışanlar. Büyük kapısı hem cenneti barındırırdı hem cehennemi hem de Araf'ı. Asırlık çınarlar da geçerdi o çatının küf tutmuş eşiğinden yeni yetme fidanlarda. Bazen ihtiyarlığın bıraktığı yorgun sırtını dayardı insan geçen ömrünü uzaktan bir telaşla izlerken. Kimi zaman emeklerin zayi olduğu düşünülse de pişman olmak rütbesini şerefle taşıyana değmez, kırlaşan saçlarına gururla bakardı. İşte öyle buruk öyle yorgun bir ifadesi vardı adalet duvarlarının. Kirişine kan bulaşmadan adalet yakasında rozet olmadan bilemezdi insan o binanın değerini. Bu da memurlar için mesleğin cilvesiydi. Varken fark edilmeyip yokken aranmak....

     Demet, bilgisayarın başında belgeleri ve ifadeleri tamamlamaya uğraşırken Oktay yumurta görmüş tavuk gibi sırıtmaya, dudaklarını öne doğru büküp yaramaz kimliğini Demet'e karşı kullanmaya çalıştı.

   "Kıvırcık!" Demet, gözlerini büyüterek, "Oktay, Yine mi sen? Of!" diye dargın bir bakış attı. Herkes kocasından çekerdi Demet'te maymun iştahlı yaramaz mesai arkadaşından.  Genç kadın, yanındayken Oktay'ın başını sarımsak döveceğiyle ezmek istese de yokluğunda en çok onu arardı. Bir de abisi gibi gördüğü Niyazi Komiser vardı ki kimi zaman aralarındaki ast-üst ilişkisi bazı şeylerin kabukta kalmasını reva görüyordu.

       Oktay, kulaklarına kadar genişleyen tebessümünü Demet'in gözüne sokar gibi yaklaştı ve önündeki dosyayı kurnazlığını ve aymazlığını hissettirir tarzda zoraki kapattı. Bu hamlesinin Demet'i sinirden tepinecek bir hale getirmesi umurunda bile değildi.

  "Bak bakalım, gömleğim nasıl?" Demet, dudaklarını kıvırarak, suratını iğrenir gibi buluşturdu. "Çok rüküş. Nereden buldun bunu, bit pazarından mı?"

    "Ha, ha, ha... Bit pazarıymış. Marka kızım bu!" Oktay, gözlerini deviren Demet'i umursamayıp yanından geçen kızlara aymazca göz attı. Bakışlarını çevirdiğinde Demet'in kıvırcık saçlarının diken diken olduğunu fark etmiş, dakikalar içinde akan salyalarını kontrol altına almaya çalışmıştı.

HÜSRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin