104. BÖLÜM: HÜSRAN 4 RUH-U REVAN ❤️‍🔥 KIZIL GÜNAH

158 8 4
                                    

Medya : Melike Şahin (Geri ver)

           Korkak bir adam mıydım bilmiyorum. Benim duygularım buzlu bir zeminde yürümeye çalışan topal bir adamı anımsatıyor. Kırık bir geçmişim vardı. Dış dünyaya yüz çevirmiş ve Kadir Bey'in benim için inşa ettiği hayalci dünyaya uyum sağlamaya çalışmıştım. Onun sevgi ve güveniniz kazanmak için benden istediği her şeyi yapmaya hazırdım. Yaşadığım suni dünyada boğulsam da sesimi çıkarmamış, sonumun ölüm ya da hapis olacağını bile bile benden istediği kişiliğe bürünmeye çalışmıştım. Olmamıştı... Olmasını beklemek de anlaşılabilir bir şey değildi.

            Şimdi bu insanların arasında kimsesiz, tıp öğrencisi Mervan olarak yepyeni bir kimlik kazanmıştım. Hiçbir sırrın gizli kalacağını ummazdım, fakat yüreğim gerçek yüzümün dostlarım tarafından bilinmesine karşı çıkıyordu. Suçlu bir babanın oğlu olduğumu bilmek ruhumda yeterince derin yaralar açmıştı. Bu gerçeğin onlar tarafından görülmesi ise geçmişimle arama koyduğum tüm duvarları yıkacaktı. Ve ben geçmiş günahlarım karşısında çırılçıplak kalacaktım.

            Kadir Bey'in içimde olduğunu iddia ettiği canavarın beni dönüştürmesinden korkuyordum. Çünkü biliyordum o canavar sadece bana değil, sevdiğim ve nefret ettiğim herkese zarar verecekti. Bunun olmasına izin veremezdim. Yalan kötü bir şeydi, fakat kaçtığım ve geride bırakmaya çalıştığım hayat yalandan çok daha kötüydü. Bu yüzden ihanet yumağına dönen dilim yürütebildiği kadar gerçeklerden kaçıp saklanacaktı.

             Sabah Ziya'nın zorla yedirdiği dut pekmezlerini yutup iki dirhem bir çekirdek durağa geldik. Orkun her zamanki gibi sade bir tişört ve pantolon giymişti ve ben de eski abartılı şıklığımı bırakıp ona uymuştum. Suskundum. İşlerim o kadar yoğundu ki istesem de ayık ve canlı olamıyordum. Omuzlarım ağrıyor, uykusuzluktan göz altlarım şişiyordu. Öyle ki çoğu zaman arkadaşlarıma eşlik edecek halim bile kalmıyordu. O gün Kadir Bey'in peşime taktığı adamı düşünüyor ve arkadaşlarım konusunda endişeleniyordum. Derdim yorgunluğumu bile unutturmuştu.

Otobüse bindiğimizde Orkun bendeki durgunluğu fark etti. Zaten normalde de çok konuşan biri sayılmazdım. İnsanlar başta yadırgasa da sonradan bendeki durgunluğa ve asosyalliğe alışmıştı. Kibirli Mervan... Soğuk, ukala Mervan'dan farklı birine terfi edebilmiştim. Bazı şeyler sonradan olmuyordu. Farklı yetiştirilmiş, çocuk olmadan yetişkin bir adam gibi yürümeyi, yiyip içmeyi öğrenmiştim. Gülmek ve şakalaşmak kitabımda yazmayan ama hayatımda hep özlemini duyduğum birer detaydı.

Aslında kızların benden hoşlanmaması gerekiyordu.  Esprili, sıcak kanlı biri değildim ve ne yazık ki duygularımı ifade etmek konusunda da yeteneksizlik abidesiydim. Bir araya geldiğimizde Orkun lisedeki komik anılarından anlatır, ortamı şakalarıyla kırıp geçirirdi. Benim yaptığım tek şey ise üst ön dişlerimin küçük bir kısmını göstererek tebessüm etmek olurdu. Onlara anlatabileceğim komik anılarım yoktu. Geçmişi sırlarla dolu, yitik bir adamdım. Kendimle ilgili anlatacağım her şey onların aleyhine sonuçlar doğurabilirdi.

            "Nerelere daldın Kara oğlan? Bugün halin yine bir tuhaf." Gözlerimi parmak uçlarımla ovup "Yok bir şey. Uykusuz kaldım biraz, hepsi o." Diye karşılık verdim. Orkun düşünceli düşünceli ensesini kaşıdı. Derslerle çok ilgilenmemesine rağmen başarılı sayılırdı. Benim gibi part-time bir işte çalışmadığı halde parasız kaldığını pek görmezdik. Hatta bazen öyle bonkör olurdu ki bizi ocak başına götürüp birbirinden lezzetli yemekler bile ısmarlardı. Bildiğim kadarıyla ailesi zengin değildi ve kenarda kıyıda güçlü bir dayısı da yoktu. Paranın kaynağından huylansam da onu gereğinden fazla sıkıştırıp bunaltmadım. Nasıl olsa kokusu er ya da geç çıkacaktı.

HÜSRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin