75. BÖLÜM: HÜSRAN 3 AŞK-I DİLHUN 🔫 GERÇEKLERLE BİR BAŞINA

250 11 3
                                    

.
Medya: Kaldık Böyle (Gökyüzüm)

"Mavi bir renkten daha fazlası bence.

Sonu olmayan bir gökyüzü. Umut dolu bir deniz..."

CEMAL SÜREYA

     

     Hangi sır gizli kalırdı ki? Hangi yalanı hakikatin sinesinde saklayabilirdik ki? Yalanlarla ördüğüm bu masum evren artık savaştan yorgun düşen savruk bedenimi kollayamaz olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hangi sır gizli kalırdı ki? Hangi yalanı hakikatin sinesinde saklayabilirdik ki? Yalanlarla ördüğüm bu masum evren artık savaştan yorgun düşen savruk bedenimi kollayamaz olmuştu. Bir gün her şeyin ortaya çıkacağını hissedebiliyordum. En büyük korkum bu insanların çaresizliğimi anlamayıp beni yargılaması ve yaka paça Mervan'a teslim etmesiydi.

    Onlara karşı çok mahcuptum. Yalanlarım ortaya çıktığında öğrencilerimin yüzüne nasıl bakacaktım? Onlara öğrettiğim tüm güzellikleri bunca günahla ve yalanla nasıl izah edecektim?

O gün korkularımla yüzleşeceğim zamanın geldiğini bilmeden açtım kapıyı. Cemilo soluk soluğa doktor beyin benimle görüşmek istediğini söyledi. İçime bir kurt düşse de kötü düşünmemeye çalıştım. Belki de ilaçla ilgili bir gelişme vardı ve beni bu konuyu görüşmek için çağırıyordu. Kim bilir? Kucağımda Aras'la sağlık ocağının yokuşlu, dar yolunu tuttum. Çatılardaki kar erimeye yüz tutmuştu. Ne yazık ki bu benim köydeki son günlerimi geçirdiğimin habercisiydi.

Cemilo ile birlikte içeri girdik. Burası tek katlı, yeşil tonlarında eski ve rutubetli bir binaydı. Muayenehanede ufak tefek araçlar olsa da çok eksiğinin olduğunu anlamak için deha olmaya gerek yoktu. Doktor bey oldukça gergindi. Yapı itibariyle de biraz korkak bir mizaca sahipti. Kumral teni ve ela gözleriyle ortayaşlı sayılabilecek yapıdaydı. Ve anladığım üzere tek derdi bir an önce tayin isteyip burdan kurtulmaktı.

     Beni görünce yüzü davul gibi gerildi. Hastasını çıkarıp Hemşire Berna Hanım'a sert bir bakış attı. İyi şeyler olmayacağını hissetmiştim. En azından bir şey içip içmediğimi sorup oturmam için yer gösterebilirdi; fakat bunu bile yapacak sabrı kalmamıştı. Ya da düşünememişti bilmiyorum. Bocalamalarını bitirmek için, "Gelmemi istemişsiniz!" dedim. Elindeki gazeteyi hemen sol yanımdaki masanın üzerine fırlattı. "Umarım buna bir açıklamanız vardır Gülçehre Hanım." Gazetedeki fotoğrafımı görünce kabusumun başıma geldiğini anladım. Aras ve ben manşetlerdeydik.

"Sizi dinliyorum!" Nasıl bir açıklama yapacağımı bilmiyordum. Peşimde hem karanlık adamlar hem de Mervan vardı. Kimseye güvenemediğim için polise gidemiyordum. Mervan gücünü kullanıp delillerimi ele geçirebilir ve beni susturabilirdi. Önemli insanlarla bağlantıları olduğunu biliyordum.

HÜSRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin