117. BÖLÜM: HÜSRAN 4 RUH-U REVAN ❤️‍🔥GÜLLERİN FERYADI

142 5 0
                                    


Medya: Anıl Pektaş (Kim ölü kim diri)

Günümüz

    Yaşlı adam ruhunda uluyan kurtlara sessizlik orucu tutar gibi yüz çevirdi. Sindiği köşe yarım kalan karanlık hikayesinin acıklı bir senfonisini çalıyordu. Bir imparatorun tahtının küçük bir kız tarafından sarsılışı hazmedemediği büyük gerçeğiydi. Nazar... Onu daha ilk gördüğü gün hayatında büyük bir yıkıma sebep olacağını anlamıştı. Kalbinde büyüyen kini zapt etmek mümkün değildi. Oğlunu almıştı ondan. Mervan'ı... Yıllarca emek verdiği veliahtı asla sahip olamadığı bir kadının peşinde solup gitmişti. Bu operasyonlarda Nazar'ın da bir payı olduğunu biliyordu.
   
     Mervan söz geçiremediği gönlüyle Nazar'a asla sahip olamayacağı bir ayrıcalık vermiş ve düşmanını içine sızdırmıştı. Nazar beklediğinden yaman çıkmış o evde dönen tüm dolapları anlayıp Mervan'ın karşısına geçip hesap sormuştu. Nazar'ın yüzü gözlerinin önüne geldiğinde kin bakışlarının acımasızca seyirmesine sebep oldu. O kız çocuğu karşına geçip resmen kendisine meydan okumuştu. Günün birinde yakayı ele vereceğini, tahtının enkazında mahvolup tükeneceğini söylemişti ve o gün tüm kurtuluş çabalarına rağmen gelmişti. Kadir Bey'in bacasında artık baykuşları ötüyordu. Malına mülküne devlet tarafından el koyulmuştu. İmparatorluğundan kalanlarla başka bir ülkede yeni bir hayat kurması ve her şeye yeniden başlaması gerekecekti.

    Kırılma sesi huzursuz bekleyişini daha da arttırdı. Baran kapatıldığı odada deli gibi bağırıyor, kendisine uzatılan hiçbir yemeğe dokunmuyordu. Sevdiği kadını unutup babasına tabi olmayı öğrenecekti. Abisiyle aynı hatayı yapmasına asla müsaade edemezdi.  Mervan sevdasının kurbanı olmuştu. Baran'ın bu yoldan geçmesine bile izin vermezdi. Kadınlar kokusu zehirli bir çiçek gibiydi onun gözünde. Uzaktan rengarenk ve güzel, sokulup tenine değdiğinde ise ölümcül bir silah. Bir evlat daha kaybetmeye takati kalmamıştı.

    Adım sesleri girişteki gölgeyi takip etti. Silahına davranıp kendini koruma altına aldı. "Kim var orada!" Ses çıkmıyor, duraksayan adımlar içindeki korkuyu ayyuka çıkarıyordu. Bir silüet görüldü önce. Ardından adım sesleri daha yakından gelmeye başladı. "Sen!" Seçebildiği kemikli, güzel yüze hayret dolu gözlerle baktı. Bakışlarının odağındaki çehrenin bir serap olmasından endişe duyuyordu. Birkaç adım geriye doğru sendeledi. Ta kendisi. Bu Mervan'dı. Yüzü şaşkınlıktan renkten renge girerken bayılmamak için gayret sarf ediyordu.

    "Oğlum!" Mervan babasının titrek sesine aldırmadan iki adım mesafe gerisinde yerine aldı. Gözleri cehennemi çağırıyordu. Bedeni kaskatı ve dikti. Üzerindeki takım elbise ve bakımlı saçları Kadir Bey'i bıraktığı ilk günkü gibiydi. Mervan onca zaman sonra babasının karşısına hep görmek istediği gibi çıkmıştı. Deri ceketini ve sade giysilerini çıkarmış, Kadir Bey'in dönüştürdüğü o ilk günkü delikanlı oluvermişti. Kadir Bey elini Mervan'a uzatıp göğsünü yokladı. Atan kalbi gözlerinin heyecanla büyütmesine, dudaklarının titremesine sebep oldu. "Yaşıyorsun! Ölmemişsin!" Mervan başını sallamakla yetindi. Yüzünde merhametin zerresi bile yoktu.

    "Beni gördüğüne bu kadar sevineceğini düşünmemiştim."dedi Mervan duygusuz bir ses tonuyla. Bakışları tiksinir gibi Kadir Bey'in üzerinde dolaştı. Karşısında babasını değil düşmanını görüyordu. Kadir Bey parmaklarını et ve kemikten bir kafes gibi  Mervan'ın yüzüne mıhladı. Genç adamın çehresi babasının yaşlı ellerinin arasındaydı.

    "Ölmedim. Kazadan sağ kurtuldum."

    "Neden beni bulmadın. Aylardır öldüğünü düşünüp..." Bir söz boğazında kitlenip kaldı. 'Kahroldum, üzüntüden mahvoldum' diyemiyordu. Aralarındaki mesafeyi bir kenara bırakmak şu durumda bile kolay olamayacaktı. "Öldüğümü düşünüp!" Diye tekrarladı Mervan. Babasını kendi haline bırakmaya hiç niyeti yoktu. "Neden gizlendin? Seni iyileştirir, korur kollardım. Yokluğunda neler olduğundan haberin var mı?"

HÜSRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin