Sapkın Millet.

822 63 90
                                    


Efendiler! Yetmedi mi kendi topraklarınızda, al sancağı indirip aşağılık Yunan ordusunun bayrağını asmanız? Yetmedi mi babalarınız, abileriniz ve daha nice kan kardeşlerinizin sizin için, vatan için kanlarını akıttığı bu vakitte baş kaldırmayıp boyun eğmeniz? Yetmedi mi benim askerim orada kan dökerken sizin burada Yunan yönetimine teslim olmanız? Uyan Türk halkı! Eğer boyun eğecekseniz, damarlarınızda akan şanlı Türk kanını lekemeleyin ve vatana ihanet ettiğinizi kabul eyleyin.
- Al sancak.

Tahir'in babası gazete basardı. Kemal ise bu durumu lehine çevirerek Tahir ile beraber alttan alttan iş yürütmeye çoktan başlamıştı. Kemal, yeni basılmış kağıt kokusunu içine çekerken, baş parmağını yazdığı metinin üzerinde gezdirdi.

"Al sancak demek." Diye devam etti Tahir bir yandan yazıyı incelerken. "Kendine seçtiğin isim bu mu?"

Kemal gözlerini yazdığı metinden ayırarak Tahir'e baktı.

"Kendime seçtiğim isim değil, dili olduğum tüm Türk halkı için seçtiğim isim bu."

Dikkatini pencereye konan serçe çekmişti Kemal'in, serçenin cıvıltısı tüm oda'da yankılarken dışarıda sopalarla oyun oynayan çocuklara baktı. Kendi kendine iç çekip konuşmaya devam etti sessizce.

"Biz de onlar gibiydik, değil mi Tahir?"

Tahir, Kemal'in ne hakkında konuştuğunu bilmezken gözlerini hedef aldığı noktaya çevirdi, oyun oynayan çocuklara. İçeriye giren rüzgar saçlarının uçuşmasına neden olurken yüzüne çarpan ferahlık ile gülümsedi Tahir.

"Öyleydik Kemal."

"Şimdi ise bu serçe gibi özgür olacağız."

Gözlerini kapatıp odayı ferahlatan rüzgara teslim oldu. Rüzgara mı teslim olmuştu yoksa düşüncelerine mi? Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar rahat hissediyordu Kemal. Tahir de farkındaydı elbet bu durumun. Yeteri kadar makale bastıktan sonra sabahın yedisinde, kütüphane'nin altında buluştular yoldaşları ile. Kemal kimin hangi bölgeye gazete dağıtacağını anlatırken Cemil söze girdi.

"Ellerine sağlık Nicolo, tüylerim diken diken oldu okurken."

Feride hâlâ gazeteyi okurken Ali de katıldı Cemil'e.

"Vallaha öyle abi, ellerin dert görmesin."

"Öyleyse konuşulduğu gibi cami çıkışında dağıtacağız" diye böldü Feride. "Ne kadar kalabalık o kadar iyi."

Kemal'e katılan bir başka genç de katıldı sohbete.

"Yunan askerlerinin de kontrol yaptığını unutmamak gerek, dikkatli olalım."

"Doğru bir yere değindi Harun, dikkatli olun yoldaşlarım." Dedi Kemal ciddi bir ses tonu ile.

Gençler hazırlıklarını yaparken Feride Cemil'in yanına geldi. Heyecanlandığı vakit parmaklarıyla oynuyordu Feride. Bu garip hâllerini fark eden Cemil sırtını masaya yaslanıp gömleğinin kollarını katlarken konuya girdi.

"Bir şey mi oldu küçük hanım?"

Cemil'in Feride üzerindeki bakışları Ferideyi daha da heyecanlandırmıştı. Cemil, Feride'nin konuşmasını beklerken gözlerini ondan ayırmadı. Bu da Ferideyi daha da geriyordu.

"Bir şey rica edecektim."

Elbette dermişcesine başını salladı Cemil hafifçe.

"Dinliyorum."

Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin