Theon, yüzüne perdelerin arasından vuran güneş sayesinde uyandı. Gözlerini açtığında kalkmak istemedi, yana doğru dönüp başını koyduğu Kemal'in yastığına sarıldı. Elini Kemal'in olmasını istediği yatakta gezdirdi. Gözlerinin önüne eski geçirdikleri vakitler geldi. Beraber uyudukları, beraber uyandıkları. Son olarak yastığa sinen Kemal'in kokusunu içine çekip doğruldu. Hafif başı ağrıyordu, başını ovalarken ayağa kalktı. Üzerini çıkartıp Kemal'in dolabında göz gezdirdi. Dolabı gri, siyah ve koyu kahverengi renklerden oluşuyordu.
"Başka bir şey giymez mi bu adam?"
Kapının çalması ile Theon aşağı indi. Ortalıkta Kemal yoktu, belli ki o gelmişti. Kapıya gidip açtığında karşısında otuzlu yaşlarda, kendince yakışıklı, sigara içen bir adam duruyordu. Kendi kendine bu adamın Kemal ile ne işi var diye düşünürken Devrim sigarasını dudaklarının arasından indirip Theon'un çıplak bedenine baktı. Elbet ki böyle karşılanmayı Theon tarafından beklemiyordu. Hatta Theon'u Kemal'in evinde beklemiyordu. Gözlerini Theon'un kaslarından yüzüne doğru çıkardı. Devrime kıskanç bakışlar atan Theon konuştu.
"Sen kimsin?"
"Asıl sen kimsin?"
"Yüzbaşı Theon Konstantaras, sen?"
"Devrim. Kemal yok mu?"
"Yok. Ne yapacaksın Ali Kemali?"
"Arkadaşım."
"Ne arkadaşı?"
"Yol arkadaşı, içeri alacak mısın?"
Theon, kapıyı tam açıp geriye doğru çekildi. Devrim Theon'un yanından geçerken bir yandan da şapkasını çıkartıp askıya astı. Kemal evde değildi, ne zaman gelir bilinmezdi. Devrim Theon'un garip bakışlarına maruz kalıyordu sadece. Oldukça merak etmişti kendisini. Devrim, Kemal'in hazırlamış olduğu kahvaltı masasına baktı.
"Sen mi hazırladın?"
"Hayır Kemal benim için hazırlamış olmalı."
"Hâlâ sıcak, çok uzağa gitmiş olamaz. Masa iki kişilik, demek ki geri dönecek. Ekmek almaya gitmiş olabilir gidip bulayım."
Devrim şapkasını askıdan tekrar alırken Theon kolunu tuttu.
"Acelen mi var?"
Devrim kolunu çekerken konuştu.
"Hayır."
"Kemalsiz iki saniye duramıyorsun galiba. Misafirsin sen otur ben bulup getiririm sana."
"Sen misafir değil misin?"
"Ne olmuş yani?"
İkilinin konuşmasını kapının açılma sesiyle beraber içeri giren Kemal böldü. Elinde ekmek poşetleri vardı. Önce Devrim'e sonra üstsüz Theon'a baktı.
"Ne oluyor burda?"
Devrim önündeki Theon'u çekip Kemal'e sarıldı. Kemal de sarılarak karşılık verdi.
"Kardeşim."
'Devrimim, ne zaman döndün?"
"Dün gece, geleyim dedim geçerken." Dedi Devrim Kemal'den ayrılıp Theon'a dönerken. " Sonra bu arkadaşla tanıştık."
Theon ise onları izlerken kaşlarını çatmış, sinirli bakışlarını ikisinin üstünde gezdiriyordu. Kemal Theon'un yanına giderken konuştu.
"Sen otur biz geliyoruz."
Theon'un elinden tutup odasına çıkardı, ardından kapıyı kapatıp dolabından gri bir boğazlı kazak çıkararak Theon'a uzattı.
"Ne diye üstün yoktu senin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)
RomanceAl Sancak nihayetinde ölmüştü. Hayır, Al Sancak halkın arasında neden olduğu ölümü acımasızca izliyordu. Yüzünde hiçbir tepki yoktu, ne acı ne de merhamet. Tetiği Kemal çekmese de Petros'u öldüren oydu. Bu ilk cinayetiydi, belki de son olmayacaktı...