Yıl 1919. Yunanistan, İltilaf Devletleri adına ve onların koruması altında İzmir'i işgal etti. Halk'ın bir kısmı bu acı gerçeğe boyun eğerken, bir kısmı dayanışma peşindeydi. Gençler ayaklanma istiyordu, Kemal da bu gençlerden biriydi.
"Yunanlar güzelim şehrimize ayak basalı neredeyse 7 ay oldu Tahir, 7 aydır ne başardık? Bizim amacımız ne?"
Kemal, hiddetle ayaklanıp masanın etrafında yürümeye başladı. Elini çenesine götürmüş, düşünür hâldeydi. Ne kadar sinirli olduğu yüzünden okunuyordu. Bu sinirin sebebi arkadaşı Tahir ile bulunduğu durum, çaresizlikti.
Tahir başını eğip yumruğunu sıktı, bulundukları durum ikisinin de içini yiyordu. Uzun süren bu sessizliği başını kaldırarak Tahir bozdu.
"Tamam da Kemal," iç çekti. "Halk korkuyor, biz yalnızca iki kişi çabalıyoruz. Çok denemedik mi başkalarını uyandırmayı?"Kemal, kömür siyahı saçlarını geriye atıp sandalyesine oturdu. Gözlüğünü takıp bakışlarını Tahir'e çevirdi. Az önceki siniri gitmişti ancak yüzünde Tahir'in anlam veremediği bir bakış vardı. Kemal çok kitap okuyan, kültürlü bir çocuktu. Zeki ve yakışıklıydı. Bu da Türk kızları olsun, Yunan kızları olsun hep göz önünde bulanmasını sağlardı. Kömür siyahı saçlarına, okyanus mavisi gözlerine baktıkça bakasın gelirdi. Boyu posu yerindeydi elbet. Tahir ise orta boylarda kumral saçlı kahverengi gözlü bir çocuktu. Kemal'in yanında daha tatlı bir yüzü vardı. Bembeyaz teni her güneşe çıktığında kızarıyordu. Bu iki genç 19 yaşlarında vatanına milletine değer veren çocuklardı.
Tahir'in üstünde gezen anlam veremediği bakışlar onu rahatsız etmiş olmalı ki, tekrardan bu sessizliği bozdu. Kafasını hafifçe sallayarak, ne oldu dermişcesine göz kırptı. Kemal'in yüzündeki bu anlamsız bakışlar yavaşça gülümsemeye, oradan da sırıtmaya geçti.
Tahir;
"O gülümsemeden hoşlanmadım."- "Bir fikrim var Tahir, ama riskli bir iş."
" Bu fikirden daha çok hoşlanmadım."
Kemal, çekmecesinden kağıt ve kalem çıkarıp Tahir'in önüne koydu, gözleri parlıyordu adeta. Kaş göz yaparak kağıt ve kalemi işaret etti.
"Bunlar Tahir, bunlar bizim hazinemiz. Kitaplar, kağıtlar, kalemler bunların hepsi bizim hazinemiz."
Bu anlamsız bakışlar Tahir'in yüzüne geçmişti, Kemal'e bakışlarından hiçbir şey anlamadığı oldukça belliydi.
"Tamam da, yani?"
Kemal, Tahir'in bu aval aval bakan yüz ifadesine karşı durumu daha açık hâle getirmeye karar verdi.
"Eğer konuşarak insan toplayamıyorsak Tahir, yazarak yapacağız. Yazacağız ve gizlice bastıracağız. Türk vatandaşlarının bunları okumasını sağlayıp ayaklanma başlatacağız."
Bu fikir Tahir'in hoşuna gitmişti ancak bir sorun vardı. Korkuyordu ve halk da korkacaktı. En azından bu Tahir'in kendi düşüncesiydi.
"Ama Kema-"
"Yine mi halk korkuyor diye zırvalayacaksın? Tek ses çıkaranın biz olduğumuzu mu düşünüyorsun? Tek biz mi korkmuyoruz? Hayır, halk korkuyor değil. Korkan sensin Tahir. Kendi vatanında, kendi topraklarında, kendi büyüdüğün şehirde başka insanlardan korkuyorsun. Sen korkarsan, ben korkarsam, onlar korkarsa kim sahip çıkacak bu topraklara?"
"Ya ne yapacağız? Hadi ayaklandık hadi insanlarımızı uyandırdık. Ya ne yapacağız Kemal? Bu toplu intihardan başka bir şey olmayacak. Onlar silahlı, eğitimli insanlar. Sana silah doğrulttuklarında ne yapabilirsin kemal? Biz nereden bulacağız silahı? Evimizdeki ekmek bıçaklarıyla, oklavayla süpürgeyle mi ayaklanacağız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)
RomanceAl Sancak nihayetinde ölmüştü. Hayır, Al Sancak halkın arasında neden olduğu ölümü acımasızca izliyordu. Yüzünde hiçbir tepki yoktu, ne acı ne de merhamet. Tetiği Kemal çekmese de Petros'u öldüren oydu. Bu ilk cinayetiydi, belki de son olmayacaktı...