Eski bir gerçek.

182 20 62
                                    

Masadaki herkes şaşkınlıkla Kemal'e bakıyordu. Öyle soğukkanlıydı ki- yanında Devrim son nefesini vermemiş gibi yemeğine devam ediyordu. Ali elindeki çatalı masaya yavaşça koyarak konuştu.

"Kemal abi." Dedi yutkunarak. "Bunun ne olur bir köpek olmadığını söyle."

Kemal iç çekip yerde yatan Devrime baktı. "Onu kandırdım. Ölmeden önce yıllardır dostu olan, çocuğu gibi sevdiği köpeği yediğini düşünsün istedim. Daha acı verici ne olabilir ki?"

Tahir derin bir iç çekip rahatladı. Sonra rahatlamış olduğunu fark edip panikledi. Bu cümleye nasıl rahatlayabilirdi? Alnındaki teri elinin tersiyle sildi. "Demek köpek zehirlenerek öldü. Nasıl?"

"Devrim beni zehirlemeye çalıştı, o yüzden."

"Köpeği mi öldürdün?" Dedi Feride hüzünle. Kemal ise ellerini iki yana doğru salladı. "Devrimin bana verdiği suyu köpeğin suyuna döktüm. Yani, Devrim öldürmüş oldu. Ne yazık değil mi?" Hüzünle köpeği hatırladı. "Birilerinin yaşaması için birileri ölmek zorunda."

"Ve de Devrim diye biri yok zaten." Dedi Cemil suyunu yudumlarken. "O işin de peşine düşeceğim."

"Nasıl yok?" Dedi Tahir merakla Cemil'e dönerek. Cemil ise omuz silkti. "Bildiğin yok."

"Kime çalışıyormuş bir öğrenelim." Yanındaki peçeteyi alıp ellerini sildi. "Yunanlardan nefret ediyor, Al Sancak'ı desteklemiyor, Ankara'daki Yasinin yerine geçmiş onları da desteklemiyor. Kim bu adam?"

"Birileri ne olduğunu tamamıyla anlatabilir mi? Az önce Devrim abiyi gözlerimizin önünde öldürüp bunu pek âlâ normal karşıladınız da. Şimdi öyle biri olmadığını söylüyorsunuz. Merak ediyorum, siz ne anlatıyorsunuz?"

Diye sordu Selim. O bile ciddiyetini bu denli koruyorsa kesinlikle yolunda gitmeyen bir şeyler olmalıydı. Kemal başını sallayıp ayağa kalktı. "Şöyle ki-"

Bildiği her şeyi masadaki Al Sancak ekibine anlattıktan sonra Cemil bunun üstünde Theonun mektubu görmüş olabileceğini söyledi. Kemal ise şaşkınlıkla "Mektubu görmüş olabilir derken?"

"Bugün sepeti almaya gittiğimde orayı kontrol ediyordu, sepet geminin içinde değildi."

"Hasiktir." Dedi Kemal pencereye yönelip perdenin ardından şüpheyle dışarı bakarken. "Theon Osmanlı alfabesini biliyor."

"Mektubu okuduysa senden şüphelenmez mi?" Dedi Feride masanın altından Cemilin elini tutarken. Cemil ise endişelenmemesi için Feridenin saçlarını okşadı. "Evet şüphelenebilir. Ben de Yusuf abiyi yaktım işte, onun oğlu Ankaraya gitmişti vaktiylen. O aklıma geldi."

"Masum adamı mı suçladın?" Diye atıldı Tahir.

"Masum olduğu için başına bir şey gelmez ya. Ben sepeti o istiyor dedim, müşterisinin özel siparişi de olabilir sonuçta değil mi?" Dedi Cemil omzunu silkerek.

"Peki Theon mektubu okuduysa neden geri sepete koysun ki?"

"Birilerinin yaşaması için birilerinin yanması lazım." Kemal hâlâ pencereden dışarıya bakıyordu. "Cevap basit Tahir." Bakışlarını pencereden ayırıp Tahire çevirdi. "Oyuna düşürmek için."

"Dinle." Pencereden ayrılıp ellerini masaya yasladı. "Mutfağında peynirleri koyduğun bir bölüm var ve nereden geldiğini düşünemediğin bir fare sürekli gelip peynirini çalıyor. Ne yaparsın?"

"Onu yakalayıp evimden dışarı atarım." Dedi Tahir.

Ali, "Ya da süpürgeyle vururum."

"Evet ama bunları yapabilmeniz için onu önce yakalamanız gerekiyor."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin