Günahkâr.

567 50 140
                                    

Kemal evinde oturmuş yarı erimiş bir mum eşliğinde şiir yazıyordu. Gecenin ay ışığı pencereden kağıdına yansırken kalemini yavaşça mürekkebe batırdı. Her zaman ilhamı eksik olmayan Kemal şimdi ise kağıda nokta dahi atamıyordu. Kalemi bırakıp masaya başını koydu.

Neyin var senin Kemal? Kafam öyle karışık ki güzel şeylerden mahrum bırakıldım. Büyük zevk aldığım şeyi, şiir yazmayı dahi yapamaz hâle geldim. Kafamın içi bir o kadar karışık, bir o kadar da boştu. Hiçbir şey düşünemiyorum.

"Ah."

Çalışma masasından kafasını kaldırıp pencereden içeri giren ay ışığına baktı. Yavaş adımlarla pencere kenarına geldi, ışığın kaynağı olan ay'a çevirdi gözlerini.

Senin bu güzelliğinin yanında ışığını aldığın güneş bir hiç kalıyor. Her ne kadar ışık kaynağın güneş olsa da, bizim ışık kaynağımız sensin. Sana yazılıyor şiirler, sana okunuyor ilan-ı aşk mektupları. Sahi, güneş demişken.

Diye düşündü Kemal kendi kendine. Ardından masanın üzerinde bıraktığı kağıda baktı.

Güneş demişken, onun saçları da güneş gibi parlaktı değil mi? İtiraf etmeliyim ki hoş bir güzelliği var. Tamamen güneş için yaratılmış gibi, oldukça uyumlu. Güneş ile teninin temas etmesi dahi ışıl ışıl parlıyor.

Kalkıp geldiği masasına tekrar oturdu.

"Bazen işe yarıyorsunuz Theon Konstantaras."

Theon'dan aldığı ilham ile şiir yazmaya karar vermişken mürekkebe batırdığı kalemi kapının çalması ile tekrar bıraktı. Gecenin bu saatinde kim gelebilirdi? Bunu düşünürken kapıya doğru yöneliyordu. Kapının deliğinden baktığında derin bir iç çekti.

İti an çomağı hazırla.

Kapıyı aralık bırakarak açtı, duvar ile kapının arasında bıraktığı boşluktan Theon'a bakarak konuştu.

"Yine ne var?"

"Beni içeri almayacak misin?"

Kemal, kapının üzerindeki zinciri çekerek kapıyı tamamen açtı. Kenara çekilip Theon'un içeri geçmesini bekledi. Theon içeri doğru yavaş adımlar atarken etrafındakilere göz gezdiriyordu.

"Neden bu saatte?" dedi Theon Kemal'e dönerek. "Neden bu saatte geldiğimi merak ediyorsundur."

Başıyla onay verdi Kemal kapıyı kapatırken.

"Akıllı olursam görüşmeyeceğimizi söylemiştin, ne yaptığımı merak ediyorum doğrusu."

"Önce bir şeyler ikram et, sonra konuşuruz. Türkler hiç misafirperver değil, yakıştıramadım Ali Kemal."

"Misafir olduğunuzu siz de biliyorsunuz, bu topraklarda çok kalmayacaksınız." Dedi Kemal ifadesiz bir şekilde mutfağa doğru ilerlerken. Theon derin bir iç çektikten sonra yanıt vermemeyi tercih etti. Kemal ile ne zaman diyaloğa girse ne yapıyor ne ediyor Theon'u susturmayı başarıyordu. Bu da Theon'un hoşuna gidiyor değildi elbet, o yüzden yanıt vermemeyi tercih etti. Theon, Kemal uzun ince bardaklara rakı doldururken çalışma masasının üzerinde göz gezdirdi. Mürekkebin daha kurumamış olması Theon'un Kemal'i bölmesini gösteriyordu.

"Makale mi yazıyordun yoksa?" dedi Theon tüm odayı kaplayan kitaplığa dönerek. Kemal başını sallarken Theon kitapları karıştırıyordu.

Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin