Sabaha doğru ölü kokusu tüm sokağı kaplamıştı. Sokaktan akan kanlar insanların dükkanının önüne doğru ince bir yol çizerken mahalleliyi korku kaplamıştı. Theon olayların üzerine askerleri ile beraber cinayetin işlendiği yere geldi. Bu tür olaylardan Theon sorumlu değildi lâkin Talos'un koluna kazınmış ay Al Sancak'ın işi olduğunu düşündürttü. Al Sancak'tan ise Theon sorumluydu. Yüzbaşı, yavaşça cesedin yanına eğilip koluna kazınmış ay izine baktı. Geceden kalma taze kan kokusu Theon'un midesini bulandırmıyordu, neticede yüzbaşı bu tür cesetleri çok görmüştü. Theon, arkasında duran kokudan burnunu mendille kapatan Türk askerine döndü.
"Kimliğini tespit ettiniz mi?"
Asker, başını her iki yana salladı. Burnunu kapattığı mendili ağzından çekip konuşmaya devam etti.
"Hayır Yüzbaşı. Sizin gelmenizi bekledik lâkin hâlâ nefes alan yaralıları Darüşşifa'ya (hastane) yetiştirdik."
Theon bakışlarını askerden yerde yatan cesede doğru çevirdi, beyni dağıldığı için yüzüne bakarak kim olduğunun anlaşılması mümkün değildi. Ellerini uniformanın ceplerinde gezdirip karıştırdı. Hafif yırtılmış bir kağıda elinin çarpması ile durdu. İki parmağının arasına alıp kağıdı çıkardı. Katlanmış, hafif yırtık kahverengi kağıdı açtığında Talos Konstantaras'ın ismini gördü.
"Siktir."
Talos'un ismini görmesiyle şoka uğraması bir oldu, onun gibi birini bu hâle kim getirebilirdi? Theon gözlerine inanamazken hızlıca Talos'un kanlar içindeki uniformasının düğmelerini açarak üstündekileri çıkardı. Uniformasını çıkarmasıyla karşısında gördüğü yara izine karşı bakakaldı. Talos'un kanının bulaşmış olduğu parmağını zamanında ona karşı çıkarken yaptığı yaranın üzerinde gezdirdi.
Siktir, gerçekten o.
Ayağa kalkarken kanlar içinde olan penisine iğrenerek baktı. Ardından elindeki kağıdı yanındaki askere uzattı.
"Talos Konstantaras'a ait. Beni yaralıların olduğu Darüşşifa'ya götürün."
Theon, yanında getirdiği askerlere bakarak cesedi gözleriyle işaret etti.
"Talos'un öldüğünü Komutan Lambros'a söyleyin, siz ikiniz ise benimle gelin."
Askerler başını sallayarak harekete geçtiler. Theon ve yanındakiler ise diğer askerlerin kaldığı hastaneye gittiler. Sadece iki kişi hayattaydı, biri Ali'nin vurduğu diğeri ise Feride'nin bıçakladığı kişiydi. Theon, Ali'nin vurduklarından birinin yanına geldi. Hemşire perdeyi açarak Theon'a askeri gösterdi, ardında teşekkür ederek gitti. Theon askerin yanına otururken konuşmaya başladı.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Daha iyiyim Yüzbaşı."
"Dün gece hakkında," dedi kalemini çıkartırken "Ne hatırlıyorsan anlat."
Asker, yerinden doğrulup yanındaki sudan bir yudum aldı. Ardından Theon'a dönüp konuşmaya devam etti.
"Dün gece karargahın yanında bir grupla çatıştık, sonra ise kaybettik. Ayyaş bir adam onların yerini göstereceğine dair bizi ıssız bir sokağa soktu lâkin o adam onlardan biriydi."
"Bana adamı tarif et.'
"Kahverengi saçlıydı. Hayır, belki de siyah. Sarı da olabili-"
"Tamam. Anlatmaya devam et."
"O adam bir hamle yaptı ve üçümüz bir anda vurulduk. Diğer iki arkadaşımız ise başka bir sokağa gitmişti. Yanımdaki arkadaşım kalbinden vuruldu diğeri ise gözünden. Ben bayılmıştım, kendime geldiğimde gözünden vurulan arkadaşım bana Al Sancak dedi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)
RomanceAl Sancak nihayetinde ölmüştü. Hayır, Al Sancak halkın arasında neden olduğu ölümü acımasızca izliyordu. Yüzünde hiçbir tepki yoktu, ne acı ne de merhamet. Tetiği Kemal çekmese de Petros'u öldüren oydu. Bu ilk cinayetiydi, belki de son olmayacaktı...