Kemal İzmir'in ıssız ve boş sokaklarında ilerliyordu. Her attığı adımda siyah kundurasının çıkardığı sesler önünden geçtiği evler arasında yankılanıyordu. Saçlarından düşen damlalar yeri boyuyor, Kemalin arkasında kalıyordu. Yüzündeki kanları Grevorun ardından atladığı denizde yıkamış, gömleğini çıkartıp oracıkta bırakmıştı. Gecenin bu saati esen hafif poyrazlar Kemalin ıslak vücudunu uyuşturmaya başladı. Henüz kurumamış ıslak saçlarından akan su, boynundan kaslarına doğru bir yol çizmişti. Karanlığın bir saatinde sokaklarda üstsüz gezen bu adam oldukça dikkat çekmeliydi ki, Kemal ilk önce eve uğradı.
Biraz vakit geçtiğinde saçlarını kurulamış bir şekilde aynanın karşısında gömleğinin üzerine geçirdiği yeleğin kahverengi düğmelerini ilikliyordu. Aynadaki yansımasının üzerinde gözlerini gezdirirken kuşkucu bakışlarını kendi üzerinde gezdirdi, kendisi değilmiş gibi gelen bu adam kimdi? Soğuktan kızarmış ve solmuş ellerini aynaya koydu, yansımasını izledi.
"Hayır." Dedi ellerini aynada gezdirmeye devam ederken. "Bu kanla kaplanmış eller bana ait. Beni şüpheye düşüren birilerini öldürüyor olmam değil, buna karşı hiçbir şey hissetmemem."
Richard Roth, henüz on sekiz yaşında ya vardı ya da yoktu. Kemal gözlerini masanın üzerine bıraktığı tabancasına dikti. Gözlerinin önüne bir anda Selim ve Ali geldi, neredeyse Richard ile yaşıtlardı. İngiliz olsun, Türk olsun isterse Yunan olsun, bunların hepsi Kemal için çocuktu, küçücük bir çocuk.
"Hiçbir çocuk ölmeyi hak etmez."
Kendi kendine sayıkladı. Parmağını masanın üzerine koyup yavaşça tabancaya doğru götürdü. Bu tabanca Kemalin babasının yadigârıydı. Uzun zamandır can almayan bu tabanca, Gregor'dan sonra çok daha fazlasını istiyordu. Vahşi bir hayvan düşünün, canı olmayan bu alet nasıl bu kadar kana susamış olabilirdi? Kemal tabancayı alıp üç tane mermi yerleştirdiği silindiri çıkardı, geriye iki tane kalmıştı. Bir tanesini çıkartıp masanın üzerine koydu. Richardı bağışlamış, ona uzun bir yaşam vâdetmişti. Gözlerini geride bıraktığı tek mermide gezdirirken hafifçe gülümsedi.
"Geliyorum, dedektif."
Kemal tabancasını beline yerleştirip işine kaldığı yerden devam etmeye, Konstantaras Malikanesine gitmek üzere yola çıktı. Şayet ki Ali Kemal başladığı işi yarım bırakmayı sevmezdi. Arka bahçeye bakan demirliklerin arkasından tırmanarak bahçeye atladı. Ses çıkarmamaya özen gösterdiği için bir fare kadar sessiz, yılan kadar hızlıydı. Yavaş adımlarla ön bahçeye doğru ilerlerken ağaçların arasından yürümeye devam etti. Richard'ın odasında yanan ışık dikkatini çekti, olduğu yerde durup ağacın arkasına saklandı. Richard elinde şarabıyla balkonuna çıkıp terasa yaslandı, kırmızı şarabını yudumlarken yaslandığı demirliklerden dışarıyı izliyordu. Ağaçların arasından duyduğu hışırtı gözlerini o tarafa çevirmesine, Kemal ile göz göze gelmesine neden olmuştu. Kemali görmesiyle gözleri büyüdü, Gregor onu öldürmemişti! Richard şaşkınlığını atlatamadan arkasında hissettiği iki el başını kavramış, hızla sola çevirerek boynunu kırmıştı. O iki el bununla kalmayıp Richardı balkondan aşağı itti. Kemalin göz kapakları fal taşı misali açılmış, göz bebekleri büyümüştü. Öldürmekten vazgeçtiği, canını bağışladığı Richard az önce boynu kırılıp balkondan atılmıştı! Kemal gözlerine inanamazken gelen yüksek ses ile Maria koşarak dışarı çıkıp Richardın yanına çöktü ve bağırmaya başladı.
"Yardım edin! Yardım edin!"
Elleri titreyen Maria Richard'ın nabzını yoklarken tüm ev halkı dışarıya, yerde hareketsiz yatan Richardın başına toplanmıştı. Maria sanki yerini çoktan biliyormuş gibi Kemal'e baktı, göz göze geldiler. Maria, ağaçların ardında duran Kemal'e gözleri ile evi gösterip "Git" işareti yapmıştı. Kemal o an yaşadığı aydınlanma ile hızla hareket etti, Richardı aşağı atan Mariaydı! Kemal herkes avludayken malikaneye girip Elizabethin odasına doğru merdivenden çıkmaya başlamıştı ki sesler yüzünden aşağı hızla gelen Elizabeth ile karşılaşana kadar. Elizabeth Kemali gördüğünde olduğu yerde bakakalmış, rengi solmuştu. Korkuyla gözleri titreyen Elizabeth'e karşı Kemal sırıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlat ya Kemal. (Boy X Boy)
Любовные романыAl Sancak nihayetinde ölmüştü. Hayır, Al Sancak halkın arasında neden olduğu ölümü acımasızca izliyordu. Yüzünde hiçbir tepki yoktu, ne acı ne de merhamet. Tetiği Kemal çekmese de Petros'u öldüren oydu. Bu ilk cinayetiydi, belki de son olmayacaktı...