İP_54 | HIRLAYAN NEFES

150K 4K 1.5K
                                    


Fıstıklar rica ediyorum, ilk kitaba gidip şu bölümde aralarında cinsel birliktelik oluyor diye satır aralarına spoi vermeyin. Hoş değil. Bırakın okuyarak gelsinler.

  Kitabın en başından beri spoi yorumlar yapmayın diye uyarıda bulunuyorum, bu da yeterince bu durumdan hoşnut olmadığımı belli ediyordur.

   Cinsel sahnelere atlamak benim emeklerimi hiçe saymak oluyor. Eğer bu şekilde spoi verenelere rastlarsam o kişileri kötü niyetli sayarak direkt engelleyeceğim. Bilginiz olsun.

Bu bölüm tamamen 18+ bölümdür, o yüzden rahatsız olanların bu bölümü okumasını tavsiye etmiyorum.

Biraz canlanın fıstıklar, bin oy bin yorum gelirse gece yarısı bir bölüm daha atarım.

Son bölümleri ard arda atıyorum diye oy vermeden geçtiğiniz bölümler varsa o bölünlere dönüp mutlaka oylama yapın.

   Seviliyorsunuz ♥

Kitabımızın simgesi buraya ❄

54. BÖLÜM | HIRLAYAN NEFES

  Ödünç aldım kokunu kendi tenimde

Sen kokuyor yüzeyi bedenimin, her gözeneği.

Hayatım, annem tarafından zeminde parçalanan camdan yapılma bir vazoydu. Ellerimi kesmek pahasına toplayıp, kanaya kanaya birleştirmiştim binbir yere savrulmuş parçalarını. Nihayetinde birleştirdim, hayatım artık zar zor yapıştırılmış çatlaklardan acı sızdıran bir vazoydu.

Bu yüzden göğsümde hep bir yanardağ vardı; onunla nefes alıyordum, onunla yaşıyordum, onunla kararlar alıyordum.

Ve göğsünde yanardağ taşıyanın, ellerinde güzel kokulu çiçekler bitmezdi.

Edim'le tanışmadan önce yaşadığım bayat ve düşsüz hayatımın rahminden kan revan içinde çıkarılan bir bebek gibiydim.

Ben yine de bir düş kuruyorum, gelecekten değil de geçmişten gelen bir düştü bu.

Dışardaki fırtına bütün gücüyle devam ederken, gözlerim bir an gecenin gümüş kalbi gibi parlayan aya baktım. Edim'in kışkırtıcı nefesi dudaklarıma çarptığında, aklımdan geçirdiğim bütün düşünceler depremin ulaştığı sağlam yapılı olmayan binalar gibi ilk sarsıntıda yıkıldı. Aramızdaki mesafeyi dudaklarımda patlayan kulağımda uğuldayan nefesi dolduruyor, Edim açılan bu mesafeyi kapatmıyordu. Gözlerini öyle büyük bir dikkatle bana dikmişti ki, bakışlarından akan kızıl şehvetin kenarından, karanlık dumanlar kıvrıla kıvrıla benim deniz rengi gözlerimin içine dahil oluyordu.

Onun bedeninin altında, gökyüzünün altındaki toprak gibi uzanan savunmasız ve çıplak bedenim rahatsızca kıpırdandı, "Niye bana öyle bakıyorsun?" diye sordum. Edim'in bu soruya şaşırmadığı, aksine beklediğini sezmiştim. Sanki kulaklarını duymak istediği bir şey için kabartmıştı.

Edim, kulağımın altından başlayarak çenemin ucuna giden o kemiğimin üzerinde parmağının ucuyla ağır ağır geçerken yakıyordu. "Küçük Avcı," dedi yavaşça, sesi duman yutmuş gibi boğuk ve pusluydu. Uçurumun kenarında kayalıklara çarpan dalgaları izler gibi izliyordu beni. "Seni zorlamak istemiyorum, senin ilkin olacağım ve bu şartlar altında seninle yatmak... benim için de bir ilk."

Kendimi, dağlarından delice püsküren lav fırtınasının ortasında kalmış gibi hissettim. Bakire olmamı kast ettiğini biliyordum, niye bu kadar çok takıldığını bilmiyordum. Öyle biri değildi. "Pişman falan olmayacağım," diye teminat verdim.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin