İP ▶️ 50 | "ÖLÜMLE RANDEVU" FİNAL

359K 13.2K 19.2K
                                    

Evvetttt final bölümü geldi! Umarım severek okursunuz 💕

Bölüm Şarkısı, Shontelle • Impossible

Bölümü genel olarak Emre Aydın  şarkısıyla yazdım, bunu da dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Emre Aydın • Hoşçakal

Bölüm için, kitabımızın simgesi buraya ❄ Çok hüzünlüyüm, daima kar taneleri gibi ışıldayın.

50. BÖLÜM | ÖLÜMLE RANDEVU

Bir hayli kızgınım; beni anlamadığın kelimelerin, aslında her şeyi anlatıyor olmasına kırgınım.

🍁

Sonunda sabah olduğunda, yokuş yukarı tırmanan bir yük treni gibi ağır ağır, zahmetle yol alan geceyi yaran gün, doğdu. Gece zihinlere gömülen düşünceler de gözlerini açıp uyandı.

Hiç istemediğin bir yere ait olmak, çok istediğin bir yere ait olmaktan nasıl daha kolay ve kabul edilir olabilirdi?

Lavin, yüzüstü uyuyan Edim'e gözünü kırpmadan bakarken, aidiyetlik duygusunun ne zaman yüreğine doluştuğunu düşünüyordu; birkaç ay içinde bu eve, bu odaya, bu yatağa, Edim'e, onun kollarına, onun nefesine ait olmak, 18 yıldır kendi evine, kendi ailesine ait olmaktan çok daha kolay olmuştu. Belki cevap güvercinlerin boynunda bulunan ve ölünceye kadar taşıdıkları o aşk gerdanlığı denen halkanın kendisini çok önceden bulmuş olmasında gizliydi.

Yeniden ve yeniden sihirli satırları ezber yapan bir hafızın canlı zihniyle, doldurulmayı bekleyen kalbiyle, dikkatli gözleriyle bakar gibi baktı ona. Uyuyuşunda daima bir sertlik vardı. Uyurken bile dıştan gelebilecek tehlikelere karşı temkinli havası insanı tereddüte itiyordu, sanki azıcık dokunsa kalkıverecekti. Oysa son günlerde uzayan siyah, dağınık saçlarına dokunup uzun uzun karıştırmak, yanağını okşamak, sonra canlı dudaklarından öpmek geçiyordu içinden ve aklından. İnsanı çarpan elektrik akımı gibi çarpmıştı onun erkeksi güzelliği.

Duyguları hızlanarak somut bir kıvam almaya evrilmişti fakat bu duygulara kıvam veren, hıza mahkûm eden kendisi değildi, esas beslendiği kaynaktan mayasını, hamurunu alıyordu ki o kişi, Edim Demiray'dı. İntikam kozasında mahkûmca yaşayan, nefes alan, nefes veren. Yollar bulan, yollar yapan, yollar yıkan intikamı daima aralarında duvarlar örecekti.

Gözü siyah ejderha dövmesinin olduğu koluna kaydı. Kolundan huylanmayacağını düşünerek, baskı oluşturmadan dövmesinin üzerinden dikkatle ağır aksak bir tavırla öptü. Dudaklarında hisler fokur fokur kaynıyordu, kenarından çocukluğu da akmıştı; dudakları har gibiydi.

Edim, biraz kıpırdansa da uykusundan ayrılmamıştı.

Yeriden doğruldüğünde koyu sarı saçları omzundan aşağı şelale gibi döküldü. Yataktan çıktı, sporcu taytı dizinin üstüne çıkmıştı eğilip aşağı doğru çekiştirdi. İçinde bir ateş, ateşin içinde ruhu ve kalbi... Havaya ihtiyacı vardı, buz gibi soğuk havaya.

Gardırobundan gri bir hırka aldı, odadan çıkıp aşağıya inerken hırkayı üzerine geçiriyordu. Salona geldiğinde derin bir nefes verdi, henüz çok erken olduğu için Nergis ortalarda görünmüyordu. Salonun bahçeye açılan kilitli kapısını açıp dışarı çıktığında soğuk ayaz yüzüne tokat gibi çarptı. Hava birkaç dakika bile öylece dışarda olmaya müsait değildi, aksine böyle soğuk günler şöminede kükreyen ateşin başında olmak isteyeceğimiz türevdendi. Sakince boş havuzun yanından geçip bahçe bankına otururken, yine de soğuk havadan etkilenmiş görünmüyordu Lavin Kutup.

Lavin, bütün şehri kırık sisin kapladığı utangaç ve temkinli görünen ötelere baktı. Güneş uykuluymuş gibi sisin ardından usul usul doğarken, soğuk beyazlığın, duru ve beyaz ışığı beynini aydınlatıyordu; bir aydınlık girmişti içine adeta. Zihnindeki her düşünce yerli yerindeydi. Her düşünce, küçücük hücresinde, gece yarısında hapisten kaçmayı bekleyen tutuklular gibi giyinmiş, kapının arkasında hazır duruyordu. Her düşünce parıl parıl, kesin ve yanlış anlaşılması olanaksız biçimde karmaşık değildi. Hâlbuki genelde karmakarışık olurdu.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin