İP_64 | SİLİNİŞ

8.5K 731 431
                                    


Selam ışıldayan kar tanelerim!

Bölümü hatırlamak için önceki bölüme göz atmayı unutmayın çiçeklerim.

Bölüme unutmadan önce oy verip okumaya öyle geçin. Ve bol bol yorumlar bırakın, umarım seversiniz keyifli okumalar ❤

🐉

64. BÖLÜM | SİLİNİŞ

Her şey sönüp silikleşiyordu.
Geçmiş siliniyor, siliniş unutuluyor, yalan gerçek oluyordu.

Ocak ayı evi karların içine öylesine batırıp sokmuştu ki, ev beyaz kürkün üzerindeki bir mücevher gibi parlıyordu.

Kış rüzgarı gökyüzünün belirli noktasına gri-beyaz bulutları hareketlendiriyordu. Hava gündüzleri karla eğlenmek geceleriyse sevgilinize sarılıp uyumak isteyeceğiniz türden huzurlu bir beyazla kaplıydı.

Açıkçası dünyanın sonuna kadar bu isteğe teslim olmaya, dünyanın geri kalanını boş vermeye büyük arzu duyuyordum ama gerçeğin dudakları, böyle hayallerin ancak masallar kadar gerçek olacağını kulağıma fısıldıyordu.

Sıkıntı, biraz da meraktan yanaklarımın içini dişlerken, düğmesine basarak arabanın camını indirdim ve hararetli bir konuşma içinde oldukları anlaşılan Edim ve Selçuk'a baktım. Birkaç dakikadır ne konuşuyordu bunlar diye aşırı meraklanma hissederken, konuşmayı sonlandırdıklarını aniden soğuk biçimde tokalaşmalarından anladım.

Siyah saçları kış rüzgarıyla dağılan Edim sakinlikle maskeli adımlarla yaklaşıp şoför koltuğuna geçtiğinde, uzun parmaklarıyla saçlarını düzeltti dikiz aynasından ve aynı aynada gözlerimiz birbirine tutundu. Şüphe içinde, "Ee, ne olmuş?" diye konuşma başlatan bendim. Açtığım camı kapattım. "Hemen eve uğramasını gerektiren acil konu neymiş?"

Omzunun biri umursamaz tavırda yukarı kalkıp indi. "Açıkçası derdini tam olarak anlayamadım, merkezde acil halletmesi gereken işleri olduğu için erken ayrılmak zorunda kaldı," dedi, arabanın motorunu çalıştırırken. Sesi herhangi bir sorun yok der gibi bir tonda çıkmıştı ama ben, onlar orada konuşurken ne gördüğümü iyi biliyordum. "Havaalanından dönüşte polis merkezine uğrayıp tekrar konuşacağım."

Yüzümden geçen yoğun soru işaretlerini biliyordu, biliyordum yine de ona başka bir şey sormadım. Belki mesele kafes olmalı diyerek konunun peşini orada bıraktım.

Zaten ben Selçuk'un gelişinden çok başka bir konu üzerinden konuşmayı sürdürmek istiyordum. Edim'in babası hakkında konuşmak istiyordum. Çünkü bu mesele aramızda yarım kalmıştı. Nasıl olmuştu da Çinçin bölgesine kurulu olan Kafesin, Türkiye'deki her türlü suçlunun saklandığı yer konumuna getirilmesindeki amacı ve Edim'in babası Serhan Demiray'ın bu işe bulaşma nedenini merak ediyordum.

Şehrin bu bölgesinde kaldırımdaki karlar özenle kürelenmiş, temizlenmişti.

Araba havaalanına giden kilometreleri hızla yutarken, "Edim," dedim ifadesini kontrol ederken.

Bir an siyah gözlerini yoldan ayırıp bana baktı. "Evet?"

Gözleri yola dönerken, "Baban," dedim yavaşça. Dikkatli, kararlı, doğal olarak da gergindim. "Neden kafes gibi bir yeri inşa etmiş?"

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin